29 Haziran 2011 Çarşamba

yarım

yarımdı ..
neresinden bakarsan bak yarım ..
sevinci yarımdı bi kere .. bişeyi olsa bişeyi kesin eksik kalırdı .. zaten hepte yarım gülerdi bu sevince yakışırcasına .. hiç bi adama tümden sahip olamadı .. istedi ama olmadı .. biliyodu aslında "sahip olmak" fillinin içindeki kaba tınıyı ama yinede incindi "olamadıkça" .. oldu derken bile yarım yamalak yalanlar söyledi kendine , tam olurum ümidiyle ..

işleri güçleri de hep yarımdı .. çok istediği gelmedi , geleni sevmedi falan ..ideali hep oldu .. ama gerçekleyemedi .. klasik hayatına post modern bi yaklaşımı vardı.. çekilebilir kılmak adına hayatı yarım kahkahaları , yalandan hikayeleri vardı sonra ..

ne sarhoş olabildi tas tamam şöyle sızana kadar , ne de ayık bıraktı kafasındakiler .. çöldeki mecnun gibi insanların arasında ..

hüznü de yarımdı .. zira güçlüydü hep .. görünürdü en azından .. ödü koparken , acıdan titrerken bile güçlüydü .. belki hiç bişeyi tam değildi ama görünüşü çok güçlüydü ..

minimum zamanda maksimum verim hedefinde , hep yarım yamalaktı .. ne süresi minimumda kaldı , ne verim maksimuma vardı .. carnottan hallice verimlerle çabaladı ..

sonra korktu çok .. laf aramızda onu da gösteremedi .. yarım yamalak gene ..

tek ayakkabı gibi .. en tatlı yeri bardakta kalmış kahve gibi ..

yazı da yarım yamalak zaten ..

sonra şarkı ..

27 Haziran 2011 Pazartesi

Mevsimsel bunye

Kisin usuyup kalin giyinen insan evladi sanki o marul gibi giydigi kiyafet zirh olmuscasina daha bi zor guvenir karsisina .. Bundandir aslinda kisin baslayan iliskinin yurumemesi .. Zirha alismis kisi, yazla birlikte birden ciplak kalan adama soyle bi bakar .. Aaa der sen miydin?

Yazin gelmesiyle yuzey alani genisler gunesle temas eden , kan daha bi fikirdar ve sorgu sual gozetmez asik olmaya ve inanmaya ..

Ama en piside yaz geldi diye acilip sacilan , baya ciplak kalan bunyenin mevsim normalleri disinda bi durumla karsilasip eblek gibi , mal gibi kalmasi.. Gece birden uyanip ne bulduysa ustune gecirmesi .. Can havliyle yorganlara dolanmasi .. Usumus icini isitmaya kaynar sular aramasi .. Filann ..

O degilde bu hava ne be .. Gene kaldim dimdizlak incecik .. Kesin bu haftada hasta olucam yae ..

26 Haziran 2011 Pazar

Su havalar ..

Hersey guzelken ya tersine donerse korkusu gibi gunesli havalar .. Hep salak bi mutluluk var icinde ama bi taraftada ya yagarsa yagmur gerginligi .. Ustume de bisey almamistm , bak smdi yaa goruyo musun ..
Beklenen tum felaketlerin basina gelmesi oysa kapali bi hava .. Daha gercek .. Korkulan hersey olmus, ve sen orda , herseyin tam ortasindasin .. Korkup cekinilecek hic bisey yok .. Dert etmen gereken bisey de .. Daha fazla ne olur ki rahatligiyla karsilamak herseyi .. Ne buyuk huzur ..

Bide camdan disariyi seyrederken icini isitan kahve olsa .. Disarda yagmur yagsa .. Dusuncelerin artik nizamla gecse zihninden .. İntizamdan guzel havalardaki gibi odun vermesen .. Diyo ya orhan veli ..


Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.



Tam oyle ..

Camdan bakarkende bu calsin..

22 Haziran 2011 Çarşamba

Gece gece ..

Gene kabardi kimya damarim .. Kimi nukseden olumcul bi hastaliga yakalanmisim da bilincinde degilmisim gibi benim icin endiselense de ,, bu sefer olacak ..
Bir ben de kalsam bana inanan , destegim, tek siginagim ve yardimcim .. Bu sefer olacak ne pahasina olacaksa ..

Cok korkmustum ve rndiselenmistim olmamasi gerekirken huzurlu uyuyabilmeme bir sure zira .. Oysa oraciktaymis .. Endiselenmistim bi sira öldü diye ama daha harlanmis .. Beni kavurmaya gelmis ..

Öyle yada boyle.. Tek veya cok sesli ..

Bu sefer olacak ..

19 Haziran 2011 Pazar

Bir bahar aksami

Bundan yillar , yillar onceydi ..

Kocaman bir masanin etrafinda , her biri bir digerinden pekte farkli olmayan gunler yasayan , her biri kendi kucuk dunyasini kurtaran , hayati sirtlanmis , arada sikayet etseler dahi asla isyan etmeyen anne ve babalar otururmus .. Bunlarin ufak tefek birer ikiserde cocuklari varmis .. Anne babalar masada dunya kurtarir , cocuklar bez bebeklerin ebeveyni olur, radyodan da inceden muzeyyen senar sakirmis ..

Sarki degismis, birden bisey olmus .. Sanki oda birden aydinlanmis .. Babalardan biri birden susturmus tum babalari .. Cabuk demis acin su radyonun sesini .. Ve simdiye kadar sarkilari dinledigini bile bilmedigimiz baba , yanindaki annenin elini tutup gozlerine bakip " bak " demis .. " ne caliyo .. Hatirladin mi ? Bizim sarkimiz .." baslamis oda muzeyyen senarla parlarken gozlerinin ta bebegi .. Bir bahar aksami rastladim size,Sevinçli bir telaş içindeydiniz,Derinden bakınca gözlerinize, Neden başınızı öne eğdiniz?..

Ve oradaki cocuklardan biri , birden farketmis .. Onlarin aslinda sadece anne ve baba olmadigini .. Aslinda bir birini cok seven birer asik oldugunu birbirinin gozlerinin icinde bogulurken anne ve babasi ..

Gulumsemis en icten .. Bi huzur .. Anlamsiz bi mutluluk cokmus ustune .. Bi daha hic kalkmamis .. O geceden sonra , her gece dua edermis yatarken Allah'a acip avuclarini .. O'na babasi gibi koca versin diye ..

17 Haziran 2011 Cuma

Feribot

Oksarcasina bi yagmur .. Bu yollardan onceden de gecmistim ama sanki degildi boyle denizin havasi, hic zor olmus muydu istanbuldan ayrilmak bu kadar? Ya da usutmus muydu ruzgar bu denli? İliklerimde kan diye sen aktigin icin mi sizliyor icim yoklugundaki serinde ? Peki ne zaman katettik bu kadar yolu? Zamanda az pahada cok %57 lik prosesi? Dizlerimizin kanlari kosarken dustugumuzden mi? Her defasinda bikmadan basladigimiz yolumuzdan..

Nasanin programlariyla kemik gelisimi birden anlam kazaniyo hayatimda .. Sooyle irice ve kapi gibi bi astronot tum temennim ..

Just a perfect day .. Diyo lou reed .. Ne hos bi yagmur .. Sigaramda olaydi ..

12 Haziran 2011 Pazar

ajda akşamı ..

keyifsiz başlanmış bi akşam .. ve ajdayla devam eden bi akşam .. insanın canına sıkkınlıkla on milyon düşüncenin akın ettiği bi anda, en pozitifini cımbızla seçip incir çekirdeğinin içine sırf konuşulsun diye yerleştirme çabalarının boşa gittiği zaten frigolanın da sevilmediği bi akşam ..

ve ajdanın süper star olarak başlayıp , ilah olarak bittiği bi akşam ..

flu gibiyle başlıyor liste.. "bazen aşk yetmiyor" diyor .. valla diyorum doğru .. yetmiyor aşk .. fedakarlık lazım .. birlik ve netlik lazım sonra .. zaten karışık olan zihnim iyice bunalıyo .. Allahımm diyorum .. herşeyi sorguluyorum .. hayatı sorguluyorum .. "niye" den bi türlü yorulmuyorum .. kendi mutsuzluğumun bi kuple de ben müsebibi oluorum ..


arkasından can alıcısı başlıyor .. ölmeden öldüren .. "bir günah gibi" ağlarken içim .. güldü gözlerim diyo ajda ..  saçma bi varsayımla , bi ihtimalle .. aslında her an olan ama hiç akla getirilmemeye çalışılan , yok sayılan .. ama nereye saklarsan sakla sana o köşeden nanik yapan bi ihtimalle doluyo gözlerim .. ölüyorum birden .. duruyo zaman .. bitiyo herşey .. kapanıyo tüm ışıklar .. ve diyo arkadan tok bi ses .. bi yaşanmışlığın daha sonuna geldik .. dım dım dııımmm .. iniyo bordo perdeler tüm ihtişamıyla .. kalıveriyorum karanlıkta .. annesi okul çıkışına gelmemiş çocuk çaresizliğiyle ..

ajda pekkan , yıldırım aktuna ile beraber olduğu dönemde bi programa katılmıştı .. o yalnız, eşsiz , mağrur ve güçlü kadın .. süt dökmüş kedi gibiydi o dağ gibi adamın yanında .. sanki 18lik genç kız ,, korunmaya muhtaç çocuktu .. başı eğik , utangaç bir gülümsemeyle destekliyordu her söylediğini .. ve görüyordum .. aslında şarkılar hissiyatı çokta ifade edemiyordu .. zira hiçbir söz , hiçbir nota o utangaç gülümsemeyi karşılayamazdı ..

gözlerim bi kez daha doluyo .. isterken onun gibi olabilmeyi .. korkuyorum onun gibi olmaktan .. şarkılarında dağılıyorum .. hem ona , hem de kendime üzülüyorum .. belirsizliğime .. bilgisizliğime ağlıyorum inceden ..

bi rüzgar esiyo .. hafiften .. arınıyorum düştüğüm hissiyattan .. bi bakıyorum başlamış bile yeni şarkı ..
"Ne yıllar umrumda ne de geçmiş aşklar
Sadece sen varsın hiç olmamış kadar
Ne diller umrumda ne de dilsiz yıllar
Şimdi sen varsın ya mutlu bütün şarkılar
"

toparlanıyorum .. şükrediyorum .. tüm şarkıların mutlu olmasına .. ellerimin yalnız kalmamasına ,, sabahları balıkları ve serçeleri beslerken bunalmadan bana somun somun ekmek taşıyan adamın varlığına ..ve kuğu ailesinine ..

şimdi keyifliyim .. ve finali yapıyor ajda "o benim dünyam" ile.. gülen suratıma kuş kondururcasına .. ve ben derin derin soluyorum havayı .. ait olmanın ve sahiplenmişliğin en güzel hali kokuyor .. bahar kokuyor .. aşk kokuyor ..

8 Haziran 2011 Çarşamba

Rejim

Ben sadece salata yiyecegim diyen kiz, hayati iskalayan , yok sayan, kendini dusunmeyendir.. Ama bazen sindiremez duruma gelirsin yediklerini, gorduklerini ve duyduklarini, herseyden soyutlanip siglasmak gerekir .. Bu doneme gerek Zihinsel gerekse fiziksel rejim denir,, vucuda gida alinmadigi gibi , kulaklarda kapatilir, bir nevi 3 maymun olunur ,, bi mallik coktu ustume de denir ..

2 Haziran 2011 Perşembe

don kişot, tren ve bayram sabahı ..

ilk okunan hikayenin rapunzel olması , ilk okuduğum kitabın ise don kişot olması bi tesadüf olamazdı zaten .. hayat bu kadar basit olamazdı .. şükür değil ..

sonunda don kişot olarak vardım yel değirmenime .. onu hala bi düşman zannederek de sapladım mızrağımı hayatın tam kalbine .. aldı çeviriyo beni sağdan sola .. şööyle hallaç pamuğu gibi atıp tutuyo beni .. işin acısı bir yaverim de yok beni tutup sarsacak, doğru yolu gösterecek.. 

ilk çevirişinde ananemi , ikinci turda babanemi kaybettim .. üçüncüsünde mazallah ben gidiyordum .. cesur makinistimiz olmasa, kendini feda edebilecek o geniş yüreği olmasa, 1 saniyelik tereddüt yaşasa ne yapacağı ile ilgili muhtemelen bloguma çiçekler yapıştırırdınız uzak bağlantılarınızdan .. ya da bir hoş seda  .. buruk bir kuple .. sol anahtarının ucuna takılmış beceriksiz bir si notası ..

düşününce çok ağır geliyor .. birinin benim nefes almayı sürdürebilmem için kendini fedası .. ne betimi mümkün bu haleti ruhiyenin ne de içinde bulunması ..oturup 40 gün ağlayabilirim o makiniste , hayatımı düşünmeksizin verebilirim babalarından benim için ayrılmış çocukların bir damla göz yaşı uğruna .. 

ve ben .. hayatına devam eden , uğruna candan olunan can .. burun buruna gelinen ölümden sonra hayata daha bağlı , ölüme daha korkak , ölümü hissedip hayata döndüğü ve "ölümde var" ı hissettiği için iliğinde ve yanı başından geçtiği için azrail çok daha sabırsız hayata karşı .. sırf giden canın hatrına, sırf günlerim sayılı düşüncesine an boşa geçmesin istiyo .. her mutsuz anı yaşanmamış sayıyo ve bakıyo .. pekte bişey yaşamamış 
.. 


halen koşuyo hayallerinden don kişot beceriksizliğiyle .. kayboldu bu ara .. o kadar .. ve yanında istiyo sevdiklerini .. tahammülü yok acıya .. zira gördü en güçlüsünü .. 3 can verdi toprağa .. önceden bilmezken yolunu , şimdi toprağına sarılıp ağladığı yerler var .. gün be gün daha çok tanıdık doluyo mezarlıklar .. ve hala muamma bayram sabahları ne yapılacağı ..

içimde kocaman boşluk .. içinde mutsuzluk tohumları .. sanki herşeyi önleyebilirmiştim de öylece durmuşum gibi hissediyorum .. kahroluorum .. hergün bin kere ölüyorum ..

(istiyorum ki giriş ve gelişme yapılan yazımın bir de sonucu olsun .. ama yok bu sefer .. alternatif sonlar için .. don kişot 'un sonu .. ; hayatın sonu .. ) 

1 Haziran 2011 Çarşamba

1

Olumun yuzu eski sevgili gibi, hayata bagliyor en umutsuzu dahi..