29 Ocak 2011 Cumartesi

black swan


ece temelkuran yazmış .. anlatmış erkeklerin göremeğini black swan'ı .. ve yazıkki göremeyecekleri .. ne güzel demiş .. işte .. okuyun .. empati yapın .. bişeyler bişeyler ..

25 Ocak 2011 Salı

değerlendirdim ..


ben mi çok vasat bir mühendisim acaba diye düşünüyorum ..

şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım .. kişi kendini bilmeli zira ..

- eğitimim? - evet tamamladım .. tamam süper bi ortalamam yok ama ite kaka da bitirmedim ya okulu .. çatır çatır bitti ,, araya erasmus bile sıkıştırdım .. - illa ODTÜ'den ne bileyim İTÜ'den falan mezun olsam, üstüne bide yüksek patlatsam daha şık olurdu ama o zamanda şimdi başvurduğum yerlerin yüzüne bakmazdım şekerim .. -

- sertifikalar? - çoğu gitti azı kaldı .. acaba kalan az mıydı mühim olanda ben tersten başladım .. -tabi yanlış sertifikaları da almış olabilirim .. nihayetinde yaptığım görüşmelerde yetkili ya asılıyo ya maaş isteğine göre değerlendiriyo .. bi fingirdek olaydım , ne bileyim hiçte okumadım istediğini 8 dakika içinde alma yöntemleri kitabı falan .. evet yanlışı burda yapıyo olabilirim -

- dil bilgisi? - bi dili akıcı , birini de dedikodu düzeyinde akıcı konuşuyorum .. gelişmeye açık ayrıca 2side .. - aklıma fena atasözleri geliyo .. pas geçiyorum bunu-

- CV deki fotoğrafım? -gayet usturuplu .. götümü başımı açmamışım, avam bi makyaj yok .. bence baktığımda mühendisim ben diye bağırıyo bile.. -acaba önlüklü , elimde pisettir efenime söyliyim tüptür alıp gözlükle falan çektirsem o fotoğrafı daha ağır durur mu acaba? yada boydan mayolu fotoğraf mı koymalıyım ? -

- görüşmede ki üslubum? - bence gayet düzgün .. kelimeleri yuvarlamadan tane tane konuşmamın yanında derdimi de karşıdakine harakiri yaptırmadan anlatıp susabiliyorum .. - diksiyon eğitimi bile aldım be .. ben daha napayım ha napayııım? -

- maaş beklentisi ? – makul – kazandığım parayla evlerim arabalarım olcak uleeen falan diye ütopik saçmalıklara girmiyorum henüz .. karın tokluğuna çalışmaya tamam diyorum .. fotosentez mi yapmalıyım? –

-Lokasyon - CVmin altına “NOT: İşe kabulüm halinde istenilen lokasyona taşınabilirim .. “ yazdım .. ee?

-deneyim .. –evet sahip olmadığım tek şey bu .. ama göremiyolar mı acaba istedikleri işte bu sayede daha çabuk yoğrulup profesyonelleşebileceğimi ? ayrıca hiçbiriniz işe almazsanız bu kadar yeni mezunu nerenizde barındıracaksınız gerizekalılar? Deneyimli hiçbir mühendisi bizim elimize verdiğiniz çekirdek parasına , o insaniyetten uzak koşullarda çalıştıramazsınız.. –

-iş ararken gösterdiğim ciddiyet? – her gün salt bir buçuk saatimi bu işe harcıyorum .. –

Evet .. kişisel değerlendirmem budur .. peki ben napayım? Ne kadar daha dayanayım bu duruma ? 

araf

ne öyle .. ne böyle durumu ..
hatta daha edebi bir ifadeyle .. mülemmalı dilemma .. ebedi aidiyetsizlik.. kayıp ruhların bekleme salonu..

ne yapacağını bilmeyen ruhların gitmeyi özlediği ülkenin başkenti .. araf ..

en acısı da orada olmak .. gitmekten korkarken kendini orada bulmak .. istemediğine katlanmak .. severken gitmek .. isterken bulamamak .. kurulan hayallerin düşlerle sınırlı kalacağını bilirken ; sıkılmadan , yorulmadan hani bi gün oluverirse diye devam etmek dilemeye .. ve neye dahil olduğunu bilmeden inanmaya .. nefret ederken kendinden orda olduğu için , istediği halde oradan çıkamadığı ve an be an daha çok o çukura battığı için güzel günler düşlemek .. gene kendine tutunmak sımsıkı .. kimsesi olmadığı ; olsa da, arafı tek kişilik olduğu için ..




uyanmak her sabah bir öncekinin aynı olacağını bildiği bir güne belki bi fark olur ümidiyle .. ve uyumak; tekrar uyanmak için dün ve bugünün aynı olacak bir güne .. ying’in içindeki yang araf .. mutlu olmak isterken, ağlamak .. deli gibi isterken kalmayı, gitmek .. ulaşamamak araf .. işte o yüzden başkenti,gitmeyi özlediğimiz ülkenin ..

ulaşıldığında mutlu olunmayan ve de .. ne yardan , ne serden demek araf ..

kronik bir mutsuzluk , yüze çöreklenmiş ağlamaklı bakış ..

dokunsan ağlayacak; araf ..

bıraksan gidecek, izin versen ölecek; araf ..

güzelliğe ulaşmak için bekleme odası araf ..

bi durup düşünelim noktası .. ben napıyorum .. dur kendimle bir yüzleşeyim .. ayna aslında araf ..

insanın isteklerini , hırsını , öfkesini , arzularını , beklentilerini , hatalarını ve günahlarını yüzüne çarpan; araf ..

bir sonraki adım için yanıp tutuşan ama adım atmaktan deli gibi korkan ; araf ..

yatağın altına saklanıp hüngür hüngür ağlayan ; araf ..

bile bile öldüğünü .. günden güne yok olmak ; araf ..

ve yazıya yakışır en güzel klip ve şarkı .. mor ve ötesi'nden araf ..

ithaf edilmiştir .. 

19 Ocak 2011 Çarşamba

Şems

Var mıdır dedi ..

Var mıdır seven Şems ile Mevlana gibi hala?

Var mıdır koşulsuz teslimiyet ve sonsuz güven?

Bilerek ve özümseyerek peygamberin “Eğer bir kimse bir şeyden Allah lütfuna ulaşırsa ona sıkı sıkıya bağlanmalıdır” hadisini .. teslim olmak karşındakine .. belki bilmesen de kim olduğunu , nerden gelip nereye gittiğini .. sırf sesinde güven var diye o’nunla zifiriye dalabilmek.. sorgulamadan yaptıklarını .. uğraşmadan anlamaya ve zorlamadan anlatmasına .. sırf o var diye mutlu olabilmek .. onun aldığı nefesi vermek .. şükür ki diyebilmek .. gördüm ya gül cemalini .. bildim , öğrendim ya varmış böylesi .. hasbihal ettim .. can oldum ya onunla .. artık ölümden korkmuyorum .. tek korkum bir daha görememek.. diyebilmek..

Var mıdır İtikad gibi sadakat?

Hak yoluna gider gibi .. her adımda insan-ı kamilliğe daha yaklaşır gibi ona koşmak ? arınarak ruh-u hayvaniden ve uzaklaşarak nefsinden .. an be an .. onunla birlikte ruh-u sırra ermek .. kendini onda temize çekmek ,gemilerin limanı gibi onda huzur bulmak.. öncesi ve sonrası yokmuş gibi an’a vakıf olabilmek ..


Var mıdır insanüstü sevgi ve destek?

ağzından çıkan her kelamı en güzel şarkıymışçasına dinlemek .. ney'den ses çıkmasa da duyabilmek .. gönül gözünü kırpmamacasına açıp bakmak o'na? mevlana gibi .. bilmek sabahlara kadar, topukların kanayana kadar sema edebileceğini .. o'nun için .. o'na ..sonra sakınmak o’nu her kötülükten .. yeri geldi mi kendi gözünden .. kendinden.. evladından .. aldığın nefesten çok sevmek ..
müşfik bi baba gibi .. yanında olabilmek kötü gününde .. tam da ihtiyacı olduğunda sarıp sarmalayabilmek o'nu.. ben burdayım derken , uzatmak omzunu .. güvendesin .. yanındayım.. ama unutmamakta iyi gününde .. eksik olmayıp .. eksik tamamlayan olabilmek ..

gönül rahatlığıyla diyebilmek .. "biz birbiriyle genişleyen, kenetlenen ve sonsuzlaşan tek ruhuz.. "


.........


vardır dedim .. kesin vardır ..



13 Ocak 2011 Perşembe

ajda vs sezen

• ajda 65 , sezense 57 yaşındadır ..

• ajda yaşlandıkça güzelleşip , genç kızlara taş çıkarırken , sezen gün be yaşlanmış ,şişmiş ve yazık ki çökmüştür ..

• ajda her daim marjinaldir .. senelerdir hiç sıradanlaşmamış , hep yeni şeylerle çıkmıştır insan karşısına .. yaşına rağmen bu sürmektedir .. sezen ise , unumu eledim, eleğimi astım der .. yer içer oturur..


• bi aşkın ardından sezen yerlere düşer .. ağlar .. yok olur .. onun için dünya durur .. hatta git der , içi kan ağlar , yatakların yorganların altına girer .. ajda ise .. giden gider der .. ben hür doğdum , hür yaşarım .. hatta bilenir gidene .. sana neler neler edeceğim der ..

• sezenin şarkıları bi süreden sonra insanın içini kıyar .. aşık olmasa bile knonik bi aşk acısı çeker .. yarebbim neler yaşıyorum der fol ve yumurta yokken .. oysa ajda .. dinledikçe güzelleşir .. en ağır depresyonlardan bile çıkarır .. güç verir , kuvvet verir ..

• ajda , ingilizce, fransızca, italyanca,arapça ve japonca şarkılarda söyleyerek küreselleşmeyi başarmıştır .. sezen ise türkçe bilirim başka da söylemem demiş kapalı kalmıştır dünyaya ..

• ajda süperstardır , sezen ise minik serçe..

• sezenin yere göğe sığdıramadığı , uğruna şarkılar yazdığı bi oğlu vardır .. böylelikle ailelere daha bi hızla girmiştir .. zira çocuklu, yaşını inkar etmeyen bi kadındır .. e bide ağlaktır .. ancak ajda her daim yalnız ve güçlü kadının simgesi olmuştur .. ne ağlar , ne acındırır kendini .. kol kırılır, yen içinde kalır ajdamda ..

• yağmur yağar , sezen konseri iptal eder, ajda bacağını kırar , alçıyla çıkar sahneye ..

• türk toplumu için sezeni sevmek kolaydır .. zira ağlaktır ve ağlamayı sever insanlar .. ama bi kadının gücüne tahammül edemezler ..

• sezen vatandaşı tanıdım sanmış ve çok yanılmıştır .. bilmeden etmeden açılıma destek vermiş, gereksiz kankalar edinmiştir .. ajda ben sanatçıyım siyasetle işim olmaz demeyi bilmiş .. hiç bulaşmamış , yerinde ağır olmuştur ..

12 Ocak 2011 Çarşamba

martılar .. falan ..

Çok güzel bi yazı yazdım ..
ne fazla kelimesi vardı ne de vıcık vıcık hissiyatı ..

martılardan bahsettim uzun uzun .. sonra iğneyle kazılan kuyulardan ..
o kuyulara girip merdivensiz kalmayı anlattım .. korkuları .. Şems'i .. Mevlana'yı ..

ben yazarken dağıldı mürekkep .. okuyamadım daha fazla .. sesim de çıkmadı zaten ..

sustum sonra .. ne anlamaya ne anlatmaya uğraştım daha da .. bırakıverdim zamana .. korkularımla yüzleştim, iğneden vazgeçtim , kuyuda ışık yaktım .. martılara simit attım .. karabatakları sahilde uzun uzun izledim .. üşüdüm ama dert etmedim ..

oturdum .. bekledim ..

yok .. yazamam ben onu .. zaten okunmuyo da yazısı..

10 Ocak 2011 Pazartesi

deve kuşu

ülke çapında alınacak 6560 memurun sadece 2sinin kimya mühendisi olması .. koca ülkede 80 küsür şehirde sadece 2 açık olması .. ne ironik ve ne kadar can sıkıcı ..

kendimi geçtim , bu sınava gecesini gündüzüne katıp çalışan insanlar vardı .. düşünmeden edemiyorum .. ya buraya gelmek yerine 5 ay kafamı kuma gömüp kpss çalışsaydım ..

ne kötüymüş istemediğinin zerre kadar sevmediğinin aslında en iyi alternatifin olması .. ne kötüymüş insanın işinin herşeyi oluşunun keşfi .. ve ne kadar ağırmış .. hiçbişeyi netleşmeden insanın adım atmaktan delice korkması .. her seferinde bundan kötüsü olmaz derken , her seferinde hayatın bana her daim daha kötüsünü sunması acaba onun yaratıcılığı mı yoksa benim düz tabanlığım mıdır ? üzücü ..


nasıl özeniyorum deve kuşuna .. gözünden küçük beyniyle nasıl da saklanmayı beceriyo kendinden .. ama ben .. ondan daha zeki olan insan güruhu mensubu .. eli kolu bağlanmış sürükleniyorum her bir dalgada .. ne kendimden ne de hissiyatımdan kaçabiliyorum ..

düşünüyorum da hep kaçmışım aslında kendimden .. canım sıkılırdı uykuya verirdim kendimi .. bilirdim ki her seferinde uyandığımda biraz daha iyi olacaktı herşey .. olurdu da .. şimdi belki de uyuyamadığım için .. hiçbişey iyi olmuyo .. daha da kötüleşiyo .. dahili ve harici bedhahlarımla uğraşıyorum .. daha ziyade dahili .. ona yanıyo zaten canım .. bi çıkış yolu olduğunu bilip ulaşamamak ona can sıkan ..

istiyorum ki , bileyim her adımımı .. istiyorum ki, tek bişey yolunda gitsin hayatımda .. ben gerisini yola sokarım .. beynimi tamamen boşaltmak ve mantıklı bi karar vermek istiyorum hakkaniyetiyle vereyim kararlarımı .. içime sine sine .. kimsenin ahını almadan .. arkamda tertemiz bi yol bırakarak..

adele çalıyo .. içim eriyo .. yogaya başlıyorum bu arada .. iyi biri iyi bi aktivite olduğunu ve iyi geleceğini söyledi .. okudum .. diyo ki .. zihnini boşaltır .. farkettim ki ihtiyacım olan 2. iyi şey bu ..

ps: alenen 2 kimya mühendisi arayan, diğerini el altından yürüten yetkili .. yatacak yerin yok .. olmasın da .. cayır cayır yan inşallah .. gözlerine kızgın demirler soksunlar, kör kuyularda merdivensiz kal da anla çektiklerimi ..

6 Ocak 2011 Perşembe

arzuhal

  • oi va voi yi seviyorum .. yesterday's mistake'ten sonra ladino song'a sardım .. hatta sevmekle kalmıyor ziyadesiyle tapıyorum .. sizde dinleyin .. dinleyin .. vallahi dinleyin .. sevmezseniz valla o sizin kulağınızdaki saçma tınıdan .. 
  • sabahları sıcak pohaça kokusunu duyup onun yerine nesfit yemekten nefret ediyorum ama 1 - 2 saat geçtikten sonra işte ve azim demekten gurur duyuyorum .. beni oha 1000 kilo oldun , göt göbek iyce saldın senda haaa diye kilo almamam için teşvik eden herkesi de seviyorum .. çok küfrediyorum ama bilesiniz..
  • içli köfteden, bozadan, waffledan bide kinder buenodan canım pahasına vazgeçmem ama .. burda anlaşalım.. 
  • dengem bozulucak aman ağzımın tadı kaçmasın dedikçe ağzıma sıçan hayattan tiksiniyorum .. bişey iyi gitsin .. hani bişey yolunda olsun da ona tutunayım dedikçe hepsi kayıp gidiyo elimden .. içimden küfürler geçiriyorum .. tıhh .. bu sefer söylemiycem .. içimde patlasın hayallerim gibi .. 
  • aylar hatta seneler sonra gelip dün ayrılmışız gibi naber kanka yaaa diyen arkadaş eskisinden çok kıllanıyorum .. samimi bulmuyorum .. hatta dönüp arkamı kaçmak istiyorum .. hatta öylesine benden ekmek çıkmaz sana demek istiyorum .. terbiyem elvermiyo .. (ne ilginç lafmış elvermemek)
  • bilinçaltı, aura, ne bileyim yoga plates dans falan bişeyler yapmak istiyorum .. tam donanımlı olayım istiyorum .. bunlar içinde bolca zaman ve para istiyorum .. ben aslında home office rahat bi iş istiyorum .. 
  • mevlananın kızı kimya olsaydım keşke .. çok özeniyorum ona .. çok ..
  • bide marilyn monroe olaydım keşke .. şöyle her parmak hareketinden seksilik akan kalk bi çay koyu bile buğulu buğulu söyleyen bi kadın nihayetinde .. bense oje sürmeye üşeniyorum .. 
  • sılanın acısa da öldürmezine sinir oluyorum .. kıl oluyorum .. 
  • istiyorum ki vapura her bindiğimde gündüz olsun .. hava sıcak olsun .. diğer türlü simit atacak martıları göremiyorum .. 
  • içip içip sarhoş olmak , gelen geçene laf atmak istiyorum .. pis ayyaş diyip benden kaçsınlar istiyorum.. 
  • şımarmak istiyorum .. manyak gibi sabırlı olmak , zorlanmak , denenmek falan değil .. hayat bi kere şaşırtıp gerekenleri gümüş tepsiyle sunuversin önüme istiyorum 
  • vallahi biz görememişiz ne kızmış ayol dediğini yaptı falan desinler istiyorum .. çok büyük konuştum lan zamanında, hani siz kovmadınız ben gidiyorum gibi .. şimdi götümü kıstırıp tükürüğümü yalayasım yok ..
  • deliler gibi alışveriş yapmak istiyorum .. eli kolu dopdolu gideyim eve .. ama %80 indirimden falan faydalanayım .. o daha bi haz veriyo .. ama sonra mal gibi niye aldım ben şimdi bunu diye düşünüp küfretmiim kendime istiyorum .. baya baya işime yarasın yani aldıklarım .. tamda ihtiyacım vardı diyim .. (yok anam yoooook .. olmaz bu) 
  • çılgın bi kütüphanem olsun istiyorum .. milyon kitap olsun içinde .. ben kafama bişey takılınca odaya gireyim , o kitapların içinde aradığımı çat diye bulup, ah burdaydı diye sayfayı açayım istiyorum .. insanlar bakınca hayran kalsınlar o kütüphaneye istiyorum .. 
  • aynı havalı arşivi bide dvdler için istiyorum .. 
  • saçma sapan biyerde birden ah bizde seni arıyoduk be yahu .. nerlerdeydin sen falan desinler istiyorum .. asırlardır seni bekliyoduk, arıyoduk bla bla .. (buda anadoludan göçmüş yetim hayali)
  • zaman istiyorum .. bulanan sularımın durulabilmesi için zaman istiyorum.
  • insanlar benden artık bişeyler beklemesin .. sabırlı olabilsinler istiyorum.. 
  • mutlu değilim .. bi çaresini bulayım artık istiyorum.

3 Ocak 2011 Pazartesi

drama queen

Such a drama queen ..
(bu yazı fazla bireysel)


evet .. öyleymişim ..
herşeyi çok dramatikleştirip , aklımda yazıp çizip kurup oynuyormuşum sonra ..
bıkıp usanmadan .. varsaydığım herşeyi olmuş gibi yaşıyormuşum bide .. çok şey bekliyormuşum insanlardan , bazen de sıkboğaz ediyormuşum .. çok fena laf sokup üzüyormuşum .. tam bi dramda yaşıyormuşum .. dayanamıyormuş insanlar hayatımı şu tınıda yaşamama , bazen komedi ayarında yaşamam gerekiyormuş hayatı ..

oysa ben sadece komedi filmlerini seyredebiliyorum.. bazen de aksiyon .. hani insan sahip olmadıklarını istermiş ya öyle işte ..

her gün evden işe - işten eve gidip geliyorum ben .. al sana en salt macera .. nasıl ince ayarlar gerektiriyor o metroya binmek , metrodan inip otobüse yetişmek için dakikada sarf edeceğin yolu düşünüp hızını hesaplamak , hızına, hava durumunun etkisi .. hepsi ince ayarlar bunların şekerim .. tam akıl oyunu bunlar ..

beklediğim otobüsün her gelmediği an, sinirlenip sağa sola sövmemek adına bağıra çağıra söylediğim şarkılar bir müzikal tadında .. yaptığım el kol hareketleri olsun koşarken yürürken , insanlardan kendimi sakınırken yaptığım akrobatik hareketler ise adeta bu müzikalin dans figürleri ..

her sabah isanın havarileri gibi insanları etrafıma toplayıp yaptığım kahvaltı .. al sana söyleşi .. sabah şekeriyle nihat hatipoğlu arasında ..
işte geçirdiğim her gün zaten fear factor tadında .. nereden neyin geleceği , ne taraftan çakacağı ve benim bunlara nasıl cevap vereceğim , nasıl dayanacağım tam muamma ..
yaptığım her iş başvurusunun ardından ettiğim dualar , ya tutarsalar falan milli piyangonun çekiliş anı tadında .. görüşmek için aradıklarında hayale kapılıp, olmadı maili gelindiğinde ise hayali hüsrana uğruyorum .. acunun açılan kutuları kadar ilginç ve heyecanlı ..


sonra.. ben her akşam eve gidiyorum .. karanlık yolumdan geçiyorum her gün .. kapkaranlık ve upuzun bi yol .. tam korku filmi .. bazen lambaları yanmıyor ve ormandan sesler geliyor .. elimde salt telefon ışığı .. hani sizin sinemada koltuklarınıza gömülüp izlediğiniz, izlerken gerim gerim gerildiğiniz sahneler varya .. ben ordaki şişko gözlüklü gibi na na na naaaaa naaaaa diye şakıyarak geçiyorum evime ..
her gün, acaba bugün ne pişirsem? ise yemek programları bilgeliğini barındırıyor .. bunu koysam ne çıkar acaba merakını , evet bu yemeğe bu yakışmıyor öğrenisi alıyor bi süre sonra ve her akşam yemeği bir öğreti festivali tadında bi yemekteyiz ayarında geçiyor ..

evet .. bende çok istiyorum bi adam sandler edasıyla atlaya zıplaya uyanayım yeni güne , martılara simit atıp saatlerce onları seyreden adamın huzuruna vakıf olayım ya da eli kolu dolu AVM’de ah şekerim hayat çok zor diye dert yanıp cappucinosunu yudumlayan bi desperate housewives olayım ama .. olmuyo işte ..

yeri geliyo bi bihter oluyorum sağ gösterip sol vuran, kendinden nefret eden ama çıkış yolunu bilmeyen .. ya da bi fatmagül.. duyguları incinmiş .. inancı zayıflamış .. bi ali rıza bey oluyorum ; çınar gibi .. ayakta kalmaya uğraşan .. salak bi hayriye ya da aman tadım kaçmasın diye kendi kendini kanser eden ..

ben daha çok sıkıldım kendimden .. ve bu salak bunalımımdan .. ama bi laf varya .. “elde var hayat” benimki de bu , bu ara .. eminim ki daha güzel maskelerim var bohçamda ama kendime en yakışan ve yazık ki gerçeğine yakın olan bu .. istiyorum ki ikeadan salak saçma döşenmiş minik evime açayım her akşam güzel işimden gelip kapımı .. tek derdim ah vakit bulup ödeyemedim faturaları olsun .. bunca saçma karakter ve hissiyata sadece ayaklarımı uzatıp izlediğim televizyondan vakıf olayım ..

ama işte bu .. başka türlü olmuyo şu ara .. gene ağlak oldum .. diyorum ya .. sıkıldım kendimden ve bu salak durumdan .. geçecek ama .. başka karakterlere bürünüp bambaşka hikayelerde oynayacağım kendimi ..

diyorum ya .. ben komedi filmlerini seyredebiliyorum sadece .. hayatımın tek eksik baharatı o çünkü ..

1 Ocak 2011 Cumartesi

yılbaşı enstantesi

2011den sesleniyorum ..
hala değişen bişey yok ..

hatta manyak gibi erkenden uyandığım için sıkıldım ve bunaldım .. ve hava güzel ve ben evde pinekliyorum .. ve gün böyle bitecek diye ödüm kopuyo .. ilk gün ya kötü geçer de yıl boyu kötü giderse faln diye .. dün gece çok sağlam çıkarımlar yaptım .. işim gücüm de yok hazır du anlatim da dinleyin ..

*erkenden planlanmamış bi gün kötü geçebilir .. şansın varsa son anda iyi bişey olup günü iyi noktalayabilirsin ama o iyi şeyi bulana değin kendini vurduğun yollarda 00:00 ı görme şansın yüksek .. çok yüksek ..

* köprüdeki havai fişek gösterileri , ışıkları falan çok havalı ..

* hava çok soğumuş ..

* içki tüm kötülüklerin anası ..alkol insanın dengesini bozar ve bi bakmışsın hiç tanımadığın bi adamla dans ediyosun .. (bunun için apayrı uuuuupuzun bi blog bile yazılır ama toplumsal gerçeklerle kimse pek bi ilgilenmiyo , hem zaten herkes istediğini yaşıyo .. neyse .. )


bi kız düşün .. süslenmiş , takmış takıştırmış yıla veda etmeye çıkıyo arkadaşlarıyla .. su gibi .. sapsarı uzun saçlar , 34 beden .. içmeye başlıyo .. içiyo .. daha çok içiyo .. sonra bi çocuk geliyo yakınlarına .. uzaktan kesmeler .. isteyip yüz vermemeler falan .. daha çok içiyolar, daha bi yaklaşıyolar sonra .. çocuğun elleri sabitlenmiyo, ordan oraya gidiyo kızın üstünde.. sürekli .. sonrası geliyo yazıkki .. ve neden sonra 1-1 lerinin telefon numaralarını alıyolar .. isimlerini gerçekten anımsıyorlarmı diye merak ediyorum .. ve yazıkki 2side bilirken gecenin nasıl noktalanacağını ve ertesi sabahın saçmalığını ve o telefonlardan asla aranmayacaklarını yine de devam ediyolar kendilerini inandırmışlığa ..

yeni yılın ilk saatleri .. üzüldüm .. gelinen noktayı bu kadar net gördüğüm için .. üşenmedim oturdum seğrettim .. keşke böyle olmasa dedim ..

umarım akla mantığa yatkın , ertesi sabah pişmanlığı barındırmayan bi yıl olur herkes için .. yoksa gereksiz pişmanlıklar barındıracak hem bu yıl hem önümüzdekiler .. yorup yok edecek insanları ..