3 Ocak 2011 Pazartesi

drama queen

Such a drama queen ..
(bu yazı fazla bireysel)


evet .. öyleymişim ..
herşeyi çok dramatikleştirip , aklımda yazıp çizip kurup oynuyormuşum sonra ..
bıkıp usanmadan .. varsaydığım herşeyi olmuş gibi yaşıyormuşum bide .. çok şey bekliyormuşum insanlardan , bazen de sıkboğaz ediyormuşum .. çok fena laf sokup üzüyormuşum .. tam bi dramda yaşıyormuşum .. dayanamıyormuş insanlar hayatımı şu tınıda yaşamama , bazen komedi ayarında yaşamam gerekiyormuş hayatı ..

oysa ben sadece komedi filmlerini seyredebiliyorum.. bazen de aksiyon .. hani insan sahip olmadıklarını istermiş ya öyle işte ..

her gün evden işe - işten eve gidip geliyorum ben .. al sana en salt macera .. nasıl ince ayarlar gerektiriyor o metroya binmek , metrodan inip otobüse yetişmek için dakikada sarf edeceğin yolu düşünüp hızını hesaplamak , hızına, hava durumunun etkisi .. hepsi ince ayarlar bunların şekerim .. tam akıl oyunu bunlar ..

beklediğim otobüsün her gelmediği an, sinirlenip sağa sola sövmemek adına bağıra çağıra söylediğim şarkılar bir müzikal tadında .. yaptığım el kol hareketleri olsun koşarken yürürken , insanlardan kendimi sakınırken yaptığım akrobatik hareketler ise adeta bu müzikalin dans figürleri ..

her sabah isanın havarileri gibi insanları etrafıma toplayıp yaptığım kahvaltı .. al sana söyleşi .. sabah şekeriyle nihat hatipoğlu arasında ..
işte geçirdiğim her gün zaten fear factor tadında .. nereden neyin geleceği , ne taraftan çakacağı ve benim bunlara nasıl cevap vereceğim , nasıl dayanacağım tam muamma ..
yaptığım her iş başvurusunun ardından ettiğim dualar , ya tutarsalar falan milli piyangonun çekiliş anı tadında .. görüşmek için aradıklarında hayale kapılıp, olmadı maili gelindiğinde ise hayali hüsrana uğruyorum .. acunun açılan kutuları kadar ilginç ve heyecanlı ..


sonra.. ben her akşam eve gidiyorum .. karanlık yolumdan geçiyorum her gün .. kapkaranlık ve upuzun bi yol .. tam korku filmi .. bazen lambaları yanmıyor ve ormandan sesler geliyor .. elimde salt telefon ışığı .. hani sizin sinemada koltuklarınıza gömülüp izlediğiniz, izlerken gerim gerim gerildiğiniz sahneler varya .. ben ordaki şişko gözlüklü gibi na na na naaaaa naaaaa diye şakıyarak geçiyorum evime ..
her gün, acaba bugün ne pişirsem? ise yemek programları bilgeliğini barındırıyor .. bunu koysam ne çıkar acaba merakını , evet bu yemeğe bu yakışmıyor öğrenisi alıyor bi süre sonra ve her akşam yemeği bir öğreti festivali tadında bi yemekteyiz ayarında geçiyor ..

evet .. bende çok istiyorum bi adam sandler edasıyla atlaya zıplaya uyanayım yeni güne , martılara simit atıp saatlerce onları seyreden adamın huzuruna vakıf olayım ya da eli kolu dolu AVM’de ah şekerim hayat çok zor diye dert yanıp cappucinosunu yudumlayan bi desperate housewives olayım ama .. olmuyo işte ..

yeri geliyo bi bihter oluyorum sağ gösterip sol vuran, kendinden nefret eden ama çıkış yolunu bilmeyen .. ya da bi fatmagül.. duyguları incinmiş .. inancı zayıflamış .. bi ali rıza bey oluyorum ; çınar gibi .. ayakta kalmaya uğraşan .. salak bi hayriye ya da aman tadım kaçmasın diye kendi kendini kanser eden ..

ben daha çok sıkıldım kendimden .. ve bu salak bunalımımdan .. ama bi laf varya .. “elde var hayat” benimki de bu , bu ara .. eminim ki daha güzel maskelerim var bohçamda ama kendime en yakışan ve yazık ki gerçeğine yakın olan bu .. istiyorum ki ikeadan salak saçma döşenmiş minik evime açayım her akşam güzel işimden gelip kapımı .. tek derdim ah vakit bulup ödeyemedim faturaları olsun .. bunca saçma karakter ve hissiyata sadece ayaklarımı uzatıp izlediğim televizyondan vakıf olayım ..

ama işte bu .. başka türlü olmuyo şu ara .. gene ağlak oldum .. diyorum ya .. sıkıldım kendimden ve bu salak durumdan .. geçecek ama .. başka karakterlere bürünüp bambaşka hikayelerde oynayacağım kendimi ..

diyorum ya .. ben komedi filmlerini seyredebiliyorum sadece .. hayatımın tek eksik baharatı o çünkü ..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder