27 Kasım 2010 Cumartesi
yediğimin lideri
bugün bişey daha öğrendim salak blog ..
yanlış anlama tepkim sana değil .. direk soyadıma ..
yga diye bir olgu var .. lider yetiştiriyorlar (mış) .. hayallerini yüksek tut .. aman bize başvur 2000 kişinin arasına gir, konferansı yerinde izleme şansı bul .. hani ben hala idealistim ya .. iş dahi bulamayan ben lider olucam .. yazıyorum , çiziyorum kafamda .. ah.. evvet sayın bayanlar ve baylar diyorum .. koca topuklarımın üstünde .. ben sizin gibiyken nasıl da sıkıntı çekmiş idim .. yılmadım , çalıştım .. ünlü düşünür bilmem kimin dediği gibi diye başlayıp ukalalığın tavanına vurup aynı bohemlikle devam ediyorum konuşmama .. bu şirketi ben kurtardım ,, küçük dağları da ben yarattım .. ilahım laaaağn diyip devam ediyorum .. hepsi hayranlıkla bakıyorlar .. diyolar ki içlerinden , bu fındık kurdu gibi hatun bunca sıkıntıdan yılmadıysa , madem ki buraya geldiyse .. yılmayalım lan .. güneşli günler geliyo demekki .. işte bu da kanıtı .. sonra bütün gençler gaza gelip ayşecik filmindeki gibi hayat bayram olsaaaaa diye bağrınıp halay çekmeye başlıyorlar ..
ve şimdi gerçeğe dönelim ..
hayallerini yaz dediler .. en uçuk hayallerimin en yere basanlarını yazdım onlara .. tüm açık yürekliliğimle hemde .. hani liderin geniş hayal günü olması gerekiyordu .. piçler! sırf onlara aslansınız, kaplansınız, idolümsünüz demedim diye bana internet adreslerini gönderiyolar .. sen anca burdan lider olursun .. başvuranlardan bi bok olmayacak diğer 30bin kişiyle al canlı canlı burdan izle diye .. o da nasıl pis bişeyse.. ulan microsoftun bilmemkimini çıkarıyorsun konuşma yapsın diye internet siten açılmıyo ! (bu da madalyonun yaldızlı olmayan yüzü)
bilmemkim .. şurda okudu .. burda MBA yaptı .. buranın genel müdürü .. eskiden buralar heeeep dutluktu .. arıları yönetirdi düzgün bal yapsınlar diye barzo ..
aferim ona! komşularına hamili yakinimdir kartı dağıtıyodur .. bi de bunun diğer tarafını söyleyin hadi .. babasının çok parası vardı .. okumayacam ben tornacı olucam dedikçe özel dersler verdirdik inanırsan hemşiire diyodur annesi .. pek zenginiz söööylemesi ayıp.. saçacak yer bulamayınca bunu öyle okutuverdik .. MBA yi 8 yılda bitirdi karıya kıza giderken .. demiyolar tabi bunu .. genel müdür oldu .. o ohohohooo ! babasının şirketinde ..
bana bunlarla gelmeyin lan .. baba parasıyla okumuş, yaşamış, onun şirketinde genel müdür olmuş .. ordan amca teyze torpiliyle sağa sola geçmiş adamlar veremez bana hayat dersini ..
hem kaç kişi var ha? çok zor okudum .. çalıştım, didindim, yılmadım , ağladım zırladım ama hakettim diyebilen? buna izin veren bi toplumda , iyi yürekli , şans tanıyan insanların içinde değiliz yazıkki ..
al işte .. 9 aydır başvurmadığım ilan , istanbulda gitmediğim semt kalmadı .. onca salak şeye tahammül ediyorum .. göğüs geriyorum .. ee noluyo? hikayem daha bitmedi .. bi gün liderin feriştahı olduğumda ve o salak YGA beni çağırdığında gitmiycem o akbabaların arasına .. sağlam altyapılı bi site yapcam .. isteyen otursun dinlesin ordan 1001 gece masallarımı ..
yazıya başlarken çok içlenmiştim benden lider olmaz mı lan .. niye çağırmadı bunlar beni diye .. şimdi farkettim .. iyi ki gitmemişim .. o, içi doldurma, sizin arzuladığınız hayatı yaşıyoruz laaaagn ,, istersen olur .. inan , çalış yeter diye tatava yapıp hayalleri çalanların ortamına .. pot dururmuşum zaten ..
malum akbaba çok havalı, iricene, güçlü bi kuştur ama leş yer .. biz 2 dil bilen 2 üniversite bitirmiş ama hala sap olacak balta arayan bülbül olalım .. böylesi daha iyi ..
25 Kasım 2010 Perşembe
various artist
Gecen gun sut banyomda buzlu badem yiyip bulent ersoy edasiyla kiritir, kendi kendime hey yavrum dassin be falan derken, bi taraftan gene idolümu taklit edip bakir tasla allah allahhh edalariyla omuzlarima, omuzlarima sut dokerken ne dustu aklima biliyo musunuz a cicisler?..
Bi sarki listesine attigin 500 civari sarkidan sacma olan 50 tanesinin inatla tekrar tekrar calma olasiligi nedir?
(Hayir, salak! olasilik problemi degil bu, kullanamasam da bi muhendislik egitimim var benim, integralini alip cozerim aklin durur.. Ama olay o degil bende bu kadr lanet degilim.. )
Neyse, ne diyodum .. himm sut banyom..
Hayir ellerimde bal kürü var,surmek istemedim supersonik muzik calar kumandama elimi , kizlara soylesem degistirin diye; palmiye yapraklariyla yelliyolar , bademler uzumler falan , elleri dolu yani.. her ne kadar efendileri kivaminda olsam da benimde kalbim var ayol yormak istemedim kizanlari ,,oturdum guzel sarki kacinci olucak diye bekledim.. bekledim .. Teker teker saydim; arka arkaya 8 salak sarkidan sonra sevdigim bisey cikti ..
Peki o ne ? I walk alone I walk aloooone diye yirtinan greenday ..anliycaginiz hic sut sarkisi degil,, Vallahi butun yaktigim tutsulerin sakinlestirici etkisi , onca ugras ciktigim nirvana, ılık, arada agzimla selale yaptigim sut banyosu.. Yeminle darmadagin oldum ,, bi dahaya dede efendiyi falan cagiricam ben banyo yaparken huşuu doldursn icime , olmuyo ayol boyle..
ha bide sey var,, niye su salak sarkilari koyuosun di mi? Iste onuda dusundum mal miyim ben acaba diye .. O degil de kendine dinleme listesi hazırlayan insanlarin o anki ruh hali ciddi ve kontrollu deneyler esliginde incelenmeli ,, olm belki dunyanin sirri burda, cok tesekkur edersiniz soora egonun alt katina indik, aslansın kaplansın diye, nanik yaparim o vakit size ben biliyodum oooluuum havasında yukardan göz süzüp,,
Neyse sutum soguyo , bademler isiniyo ..
Ciao cicis
Not: Rüyamda Bülent Ersoyun şu şekilde görmekten çok tırsıyoum ..
ayrılık .. ayrılık .. amaaaaaaağn ayrılık ..
Araştırma!
buyrun gençler .. işte ayrılık araştırması , yüzdeleri , yarebbim çok dikkatli olmalı vallahi çok tehlikeli zaman'ları ..
Seren Serengil ablamızın da deyimiyle .. adam ayrılırken tanınırmış falan falan ..
bu blogdaki fotoğrafın ardından çok gergin ve geleceğim açısından endişeliyim .. Tanrım sen beni bi seren serengilin bi de kibariyenin annesinin şerrinden koru .. dinimiz .. amin ..
buyrun gençler .. işte ayrılık araştırması , yüzdeleri , yarebbim çok dikkatli olmalı vallahi çok tehlikeli zaman'ları ..
Seren Serengil ablamızın da deyimiyle .. adam ayrılırken tanınırmış falan falan ..
bu blogdaki fotoğrafın ardından çok gergin ve geleceğim açısından endişeliyim .. Tanrım sen beni bi seren serengilin bi de kibariyenin annesinin şerrinden koru .. dinimiz .. amin ..
18 Kasım 2010 Perşembe
fisher king ..
ne güvende hissetmek, ne aile sıcaklığı , ne dostlar ne yoldaşlar ..
kafam eskisinden daha karışık .. her zamankinden çok istiyorum yatağımın altında hayattan saklanmayı .. her zamankinden çok istiyorum kendimden geçersesine ağlamayı .. içimin boşalmasını .. bomboş olmasını .. hayatımda yepyeni , pırıl pırıl bi başlangıcı ..
izlediğim filmden tek cümle aklımda ..
"Did you lose your mind all at once, or was it a slow, gradual process?"
cevabının "at once" olmasını o kadar çok istiyorum ki ..
kafam eskisinden daha karışık .. her zamankinden çok istiyorum yatağımın altında hayattan saklanmayı .. her zamankinden çok istiyorum kendimden geçersesine ağlamayı .. içimin boşalmasını .. bomboş olmasını .. hayatımda yepyeni , pırıl pırıl bi başlangıcı ..
izlediğim filmden tek cümle aklımda ..
"Did you lose your mind all at once, or was it a slow, gradual process?"
cevabının "at once" olmasını o kadar çok istiyorum ki ..
15 Kasım 2010 Pazartesi
zümrüt-ü anka
hep oyunbozandım ben ..
ebe olduğunda oynamıycam ben diye kenara oturan , top benim kuralları ben koyarım diye mızlanan ve lafını sözünü söyleyip hıh! diye arkasını dönüp tribin tiradını yazan çocuktum ben ..
sırf huzursuzluk çıkmasın diye sineye çekilen , alttan alınan , yeri geldi mi fasülyeden olandım ..
annesinin pamuklara sardığı , babasının arkasında bi kaşık daha yesin diye türlü şaklabanlık yaptığı pamuk prenses , kuğu olmaya hazırlanan çirkin ördek yavrusuydum ben ..
sevilen arkadaş, beğenilen , gıpte edilen öğrenci , özlenen sevgiliydim sonra .. cam fanuslarda muhafaza edilen , narin, nazik tek olandım ben ..
sonra ..
büyüdüm ..
ne beğenmediğim oyunu bozabildim , ne mutsuzluğumda ardımı dönüp gidebildim , ne attığım tiradlar , ne çığlıklarım duyuldu .. ne de bi mendil veren oldu döktüğüm gözyaşlarını kurulamaya .. ne insanlığım, ne iyiliğim ne de iyi duygularım takdir edildi bi daha ..
cam fanusumu çekiçlerle kırdılar , prensesin makyajı aktı ardından .. saat 12 yi geçti diyerek küllerin arasına attı beni hayat ..
şimdiyse elime saçma bi umut tutuşturdu .. buruş buruş .. eciş bücüş ..
diyor ki ..
"Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerine kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyler yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi “şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi “yok oluş” ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş… Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg’un yuvasını bulunca öğrenmişler ki;
“SIMURG ANKA – Otuz Kuş” demekmiş.
Onların hepsi Simurg’muş. Her biri de Simurg’muş.
Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır… "
şaşkınlıkla seğrediyorum hayatın bana yakıştırdığı rol modeli .. sahnedeki beni seyirci koltuğundan hayretle seğrediyorum .. bazen ağlayıp bazen ağzımı kocaman açıp gülüyorum .. ve geçiriyorum içimden .. incecik bi düşünce .. bunun ardında sadece "yok oluş" var.. "kötü"ye alıştıktan sonra "daha kötü" ne kadar can yakabilir ki?
değil mi ki küllerinden doğmuş zümrüt-ü anka .. ben neden doğmayayım .. hem bi sonraki sahnemde daha fazla tiradım ve daha fazla gülümsediğim an var ..
ebe olduğunda oynamıycam ben diye kenara oturan , top benim kuralları ben koyarım diye mızlanan ve lafını sözünü söyleyip hıh! diye arkasını dönüp tribin tiradını yazan çocuktum ben ..
sırf huzursuzluk çıkmasın diye sineye çekilen , alttan alınan , yeri geldi mi fasülyeden olandım ..
annesinin pamuklara sardığı , babasının arkasında bi kaşık daha yesin diye türlü şaklabanlık yaptığı pamuk prenses , kuğu olmaya hazırlanan çirkin ördek yavrusuydum ben ..
sevilen arkadaş, beğenilen , gıpte edilen öğrenci , özlenen sevgiliydim sonra .. cam fanuslarda muhafaza edilen , narin, nazik tek olandım ben ..
sonra ..
büyüdüm ..
ne beğenmediğim oyunu bozabildim , ne mutsuzluğumda ardımı dönüp gidebildim , ne attığım tiradlar , ne çığlıklarım duyuldu .. ne de bi mendil veren oldu döktüğüm gözyaşlarını kurulamaya .. ne insanlığım, ne iyiliğim ne de iyi duygularım takdir edildi bi daha ..
cam fanusumu çekiçlerle kırdılar , prensesin makyajı aktı ardından .. saat 12 yi geçti diyerek küllerin arasına attı beni hayat ..
şimdiyse elime saçma bi umut tutuşturdu .. buruş buruş .. eciş bücüş ..
diyor ki ..
"Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerine kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyler yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi “şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi “yok oluş” ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş… Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg’un yuvasını bulunca öğrenmişler ki;
“SIMURG ANKA – Otuz Kuş” demekmiş.
Onların hepsi Simurg’muş. Her biri de Simurg’muş.
Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır… "
şaşkınlıkla seğrediyorum hayatın bana yakıştırdığı rol modeli .. sahnedeki beni seyirci koltuğundan hayretle seğrediyorum .. bazen ağlayıp bazen ağzımı kocaman açıp gülüyorum .. ve geçiriyorum içimden .. incecik bi düşünce .. bunun ardında sadece "yok oluş" var.. "kötü"ye alıştıktan sonra "daha kötü" ne kadar can yakabilir ki?
değil mi ki küllerinden doğmuş zümrüt-ü anka .. ben neden doğmayayım .. hem bi sonraki sahnemde daha fazla tiradım ve daha fazla gülümsediğim an var ..
14 Kasım 2010 Pazar
kamuoyuna duyurdum
çok fena şeyler yazasım var .. zira biliyorum yazmadan atamayacağım içimden .. anlatmak kar etmeyeceği gibi yazık ki bi konuşmacı olarakta pek iyi değilim .. ama insanların hayatımdan fikri olmasını sevmezken şurda bütün açıklığıyla haleti ruhiyemi afişe etmek te abesle iştigal oluyor zihnimin minik odacıklarında ..
istiyorum ki kimsenin beni tanımadığı minicik biyere gideyim .. ada mı ? hımm .. olur .. ıssız olsa daha bi şukela olur .. hımm .. yanıma mı ne alırım .. vallahi hiç bişey almam.. hatta anısı sızısı hatırası en ufak bi anımsatması olmasın diye kıyafet bile almam.. üryan geldim .. yine üryan giderim .. diyodu ya manga .. öyle .. denizden karaya vursam mesela bi sabah .. hafızam resetlenmiş .. cüzdan kimlik hak getire ..
ne hoş olurdu di mi? herşeyi 0dan öğrensem .. hayat 25 yıl sonra yeniden başlasa bütün heyecanı ve merakıyla ..
yok hayır .. ne korkak ne de sorumluluk sevmezim .. sadece istiyorum ki .. insanlar benden benim kadar şey beklesin .. göründüğü kadarı altında da vardır diyip farazi bir buz dağı yaratmasınlar benden .. göründüğüm kadarım zira ..
yormayın beni daha fazla .. terazimin dengelerini tutturamıyorum ben henüz , kuşun minik tüyü dahi yeterken darmadağın etmeye bütün dengelerimi , bana hareket çekip pis pis gülüp ardından da bütün ağırlığınızı koymayın hayatıma .. hatta sittirin gidin lan .. dağılın .. adam olun ..
saygılar ..
istiyorum ki kimsenin beni tanımadığı minicik biyere gideyim .. ada mı ? hımm .. olur .. ıssız olsa daha bi şukela olur .. hımm .. yanıma mı ne alırım .. vallahi hiç bişey almam.. hatta anısı sızısı hatırası en ufak bi anımsatması olmasın diye kıyafet bile almam.. üryan geldim .. yine üryan giderim .. diyodu ya manga .. öyle .. denizden karaya vursam mesela bi sabah .. hafızam resetlenmiş .. cüzdan kimlik hak getire ..
ne hoş olurdu di mi? herşeyi 0dan öğrensem .. hayat 25 yıl sonra yeniden başlasa bütün heyecanı ve merakıyla ..
yok hayır .. ne korkak ne de sorumluluk sevmezim .. sadece istiyorum ki .. insanlar benden benim kadar şey beklesin .. göründüğü kadarı altında da vardır diyip farazi bir buz dağı yaratmasınlar benden .. göründüğüm kadarım zira ..
yormayın beni daha fazla .. terazimin dengelerini tutturamıyorum ben henüz , kuşun minik tüyü dahi yeterken darmadağın etmeye bütün dengelerimi , bana hareket çekip pis pis gülüp ardından da bütün ağırlığınızı koymayın hayatıma .. hatta sittirin gidin lan .. dağılın .. adam olun ..
saygılar ..
8 Kasım 2010 Pazartesi
olmaya devlet cihanda bir kuple küfür gibi ..
ağız dolusu küfredesim var ..
böyle köpükler saçılırken sağa sola beynimin düşüncesinden dahi orgazm olacağı küfürlerle bezenmiş bir tirat istiyorum sana karşı hayat ..
dilimin üstü kamaşsın .. boğazımda hıçkırık gibi duran küfürler daha fazla engellenemeyip kendi kendinin fişekleyicisi olsun ,, gün yüzüne çıkmamış küfürler dilimden süzülsün dışarı istiyorum .. tüm hakedenlere , saygıdan, sevgiden veya salaklığımdan karşısında sus pus olduklarımın yüzüne tokat gibi vurup kalsın istiyorum ..
sanırım tatile cidden ihtiyacım var .. kendimi komple kapatıp 9 gün sonra güncellenmiş, hızlanmış ve hafiflemiş olarak açmak istiyorum .. zira resette fayda sağlamayacak ..
böyle köpükler saçılırken sağa sola beynimin düşüncesinden dahi orgazm olacağı küfürlerle bezenmiş bir tirat istiyorum sana karşı hayat ..
dilimin üstü kamaşsın .. boğazımda hıçkırık gibi duran küfürler daha fazla engellenemeyip kendi kendinin fişekleyicisi olsun ,, gün yüzüne çıkmamış küfürler dilimden süzülsün dışarı istiyorum .. tüm hakedenlere , saygıdan, sevgiden veya salaklığımdan karşısında sus pus olduklarımın yüzüne tokat gibi vurup kalsın istiyorum ..
sanırım tatile cidden ihtiyacım var .. kendimi komple kapatıp 9 gün sonra güncellenmiş, hızlanmış ve hafiflemiş olarak açmak istiyorum .. zira resette fayda sağlamayacak ..
bayram
meraba dedim .. merabaaa dedi hoşgeldin .. el salladı bide ..
kimim ben dedim .. baktı .. baktı .. bomboş baktı .. bilemedim ben seni dedi .. çocuk gibi mahçup .. tuttum ellerinden .. baktım gözlerine .. öptüm sonra .. ben geldim .. hani soruyomuşsun ya beni .. ne zaman gelcek diye .. hani herkesi ben sanıyomuşsun ya .. seni ben büyüttüm diyip bide anılarımızı bıkıp usanmadan , an be an yok olan hafızana inat anlatıyomuşsun .. çağırdın da geldim bak .. torununum ben .. diğdem ..
değişmedi bakışları .. benim dolan gözlerime boş boş baktı , hoşgeldin dedi .. baktı .. gene baktı .. öptüm .. üstünü örttüm , uyudu .. baş ucunda dua ettim .. Allahım nolur uyansın diye.. bi kere daha uyansın .. iyi olması için çok geç farkındayım ama bi sefer daha uyansın .. uyanınca beni hatırlasın .. Allahım nolur bana boş bakmasın .. içim yanıyo .. eriyo .. eziliyo .. nolur beni tanısın ..
uyandı .. bu sefer bakmadı bile .. tanımayıp kabullendi varlığımı .. şimdi yemek yiyoruz .. nolur bi kaşık daha al .. hatrım için .. Allah adı için .. bi kaşık daha babane .. içim almıyo .. ama bak hasta olucaksın ..
annee .. babanem 5 kaşık içti çorbadan .. ..sessizlik .. içinde de bolca şaşkınlık .. olmayan bişeyin yarattığı sevinç gözlerde de ..
gün be gün çöken göz altları .. gün be gün mora dönüyorlar .. gün be gün daha az yemek yiyip daha çok uyuyor .. gün be gün daha az hatırlayıp daha çok olmayanlarla konuşuyor .. gün be gün dili daha zor dönüyor .. kelimelerin arası daha çok uzuyor .. gün be gün daha boş bakıyor .. daha çok kahrediyor .. gün be gün daha çok yanıyor içim .. daha çok dua ediyorum bi kere daha uyansın diye ..
allahım nolur hatırlasın beni gittiğimde .. gözleri daha az mor olsun .. nolur bana boş bakmasın ..
kimim ben dedim .. baktı .. baktı .. bomboş baktı .. bilemedim ben seni dedi .. çocuk gibi mahçup .. tuttum ellerinden .. baktım gözlerine .. öptüm sonra .. ben geldim .. hani soruyomuşsun ya beni .. ne zaman gelcek diye .. hani herkesi ben sanıyomuşsun ya .. seni ben büyüttüm diyip bide anılarımızı bıkıp usanmadan , an be an yok olan hafızana inat anlatıyomuşsun .. çağırdın da geldim bak .. torununum ben .. diğdem ..
değişmedi bakışları .. benim dolan gözlerime boş boş baktı , hoşgeldin dedi .. baktı .. gene baktı .. öptüm .. üstünü örttüm , uyudu .. baş ucunda dua ettim .. Allahım nolur uyansın diye.. bi kere daha uyansın .. iyi olması için çok geç farkındayım ama bi sefer daha uyansın .. uyanınca beni hatırlasın .. Allahım nolur bana boş bakmasın .. içim yanıyo .. eriyo .. eziliyo .. nolur beni tanısın ..
uyandı .. bu sefer bakmadı bile .. tanımayıp kabullendi varlığımı .. şimdi yemek yiyoruz .. nolur bi kaşık daha al .. hatrım için .. Allah adı için .. bi kaşık daha babane .. içim almıyo .. ama bak hasta olucaksın ..
annee .. babanem 5 kaşık içti çorbadan .. ..sessizlik .. içinde de bolca şaşkınlık .. olmayan bişeyin yarattığı sevinç gözlerde de ..
gün be gün çöken göz altları .. gün be gün mora dönüyorlar .. gün be gün daha az yemek yiyip daha çok uyuyor .. gün be gün daha az hatırlayıp daha çok olmayanlarla konuşuyor .. gün be gün dili daha zor dönüyor .. kelimelerin arası daha çok uzuyor .. gün be gün daha boş bakıyor .. daha çok kahrediyor .. gün be gün daha çok yanıyor içim .. daha çok dua ediyorum bi kere daha uyansın diye ..
allahım nolur hatırlasın beni gittiğimde .. gözleri daha az mor olsun .. nolur bana boş bakmasın ..
3 Kasım 2010 Çarşamba
hayat .. komiksin şekerim ..
hayat ne garip ..
yok valla bu sefer sulandırmıycam vapurları da sokup konuya .. ciddiyim .. inan çok ciddiyim .. hayatı sorgular, anlamaya çalışır , bohem bakışlı birazda tozlu maskemi geçiriyorum yüzüme .. anında havasına girip başlıyorum düşünmeye .. çok değil son bir haftamı ..
pazartesi :
kötü , çok kötü bi haftaya uyandım .. illaki hiç bir ölüm istenmezdi ama bu insanın kanına dokunan , aldığı nefesten nefret etmesine sebep olan bi ölümdü aldığım haber .. Arzu.. kuş olup uçmuştu penceremizden .. bazılarının dediği gibi mekanına geri dönmüştü melek .. kelimelerin kifayetsiz kaldığı , hiç birşeyin avutamayacağı bir durumdu içine düştüğüm .. ağladım .. boş boş baktım .. sindiremedim .. anlamadım da zaten .. 2 gün oldu o , o toprağı altına gireli ama ben halen pat diye karşılaşıvericez diye bekliyorum .. o bile sindirdi gidişini, bize şokunu yaşamak kaldı .. Takdir-i İlahiydi .. illaki bi nedeni vardı bu sonucun ..
çarşamba:
hadi diyorum .. bana çok güzel bi haber ver .. günüm aydınlansın ..
biliyor musun diyor .. birlikte büyüdüğümüz , beraber koşup oynadığımız , herşeyin ilkini beraber yaşadığımız arkadaşımız hamile .. yüzüm aydınlanıyor .. o an içinde bulunduğum hiç bir sıkıntı canımı acıtmıyor .. sanki bütün hücrelerime şehrin kirine pasına karışmamış temiz oksijen hücum ediyor .. içimde bi mutluluk dalgası .. hani kendim doğuracak olsam o kadar sevinirim .. oyun arkadaşıma oyun arkadaşı geliyor ..
her ne kadar görüşemesekte .. orda olduğunu bildiğim bir özge var .. ve onun karnında gün be gün büyüyen bi canlı .. elleri , yüzü , gözleri oluşuyo gün be gün .. bi kez daha şükrediyorum .. umudumuzu kaybetmemize izin vermediği için Allaha ..
çarşamba akşam ..
bu yazıyı yazarken .. düşünüyorum .. hayat .. gerçekten çok tuhaf ve anlaşılmaz.. bize neler yaşatıyor .. nelerle boğuşturuyor bizi .. ama çok ince bir dinamiği var .. ne öldüren .. ne de güldüren cinsten .. tam bu sefer herşey bitti derken bi umut ışığı yakıyor gözlerinin önüne .. kendinden vazgeçmeyecek kadar ama .. dahasını da vermiyor .. böyle böyle .. devam ettiriyor ..
hayat .. komiksin şekerim .. ve hiç kolay değilsin ..
yok valla bu sefer sulandırmıycam vapurları da sokup konuya .. ciddiyim .. inan çok ciddiyim .. hayatı sorgular, anlamaya çalışır , bohem bakışlı birazda tozlu maskemi geçiriyorum yüzüme .. anında havasına girip başlıyorum düşünmeye .. çok değil son bir haftamı ..
pazartesi :
kötü , çok kötü bi haftaya uyandım .. illaki hiç bir ölüm istenmezdi ama bu insanın kanına dokunan , aldığı nefesten nefret etmesine sebep olan bi ölümdü aldığım haber .. Arzu.. kuş olup uçmuştu penceremizden .. bazılarının dediği gibi mekanına geri dönmüştü melek .. kelimelerin kifayetsiz kaldığı , hiç birşeyin avutamayacağı bir durumdu içine düştüğüm .. ağladım .. boş boş baktım .. sindiremedim .. anlamadım da zaten .. 2 gün oldu o , o toprağı altına gireli ama ben halen pat diye karşılaşıvericez diye bekliyorum .. o bile sindirdi gidişini, bize şokunu yaşamak kaldı .. Takdir-i İlahiydi .. illaki bi nedeni vardı bu sonucun ..
çarşamba:
hadi diyorum .. bana çok güzel bi haber ver .. günüm aydınlansın ..
biliyor musun diyor .. birlikte büyüdüğümüz , beraber koşup oynadığımız , herşeyin ilkini beraber yaşadığımız arkadaşımız hamile .. yüzüm aydınlanıyor .. o an içinde bulunduğum hiç bir sıkıntı canımı acıtmıyor .. sanki bütün hücrelerime şehrin kirine pasına karışmamış temiz oksijen hücum ediyor .. içimde bi mutluluk dalgası .. hani kendim doğuracak olsam o kadar sevinirim .. oyun arkadaşıma oyun arkadaşı geliyor ..
her ne kadar görüşemesekte .. orda olduğunu bildiğim bir özge var .. ve onun karnında gün be gün büyüyen bi canlı .. elleri , yüzü , gözleri oluşuyo gün be gün .. bi kez daha şükrediyorum .. umudumuzu kaybetmemize izin vermediği için Allaha ..
çarşamba akşam ..
bu yazıyı yazarken .. düşünüyorum .. hayat .. gerçekten çok tuhaf ve anlaşılmaz.. bize neler yaşatıyor .. nelerle boğuşturuyor bizi .. ama çok ince bir dinamiği var .. ne öldüren .. ne de güldüren cinsten .. tam bu sefer herşey bitti derken bi umut ışığı yakıyor gözlerinin önüne .. kendinden vazgeçmeyecek kadar ama .. dahasını da vermiyor .. böyle böyle .. devam ettiriyor ..
hayat .. komiksin şekerim .. ve hiç kolay değilsin ..
1 Kasım 2010 Pazartesi
Arzu'ya ..
herşey birden oldu ..
telefon çaldı .. gazete sayfası açıldı .. ben fotoğraftan tanıyamadım .. tanıdım .. yazıyı okuyamadım .. yazıyı okuyunca herşey karardı .. hani diyolardı ya geçiyomuş film şeridi .. geçti .. gözlerimin önünden o 4 yıllık lisenin , ardından gelen görüşmelerimizin tüm sahneleri film şeridi edasıyla geçti gözümün önünden .. ellerim tutmaz, gözlerim görmezken; zihnim 10 bin atlı gibi koştu o andan şu ana ..
ardından beklenen patlama ve isyan geldi .. neden o'ydu ki? bu kadar insan varken neden o? koca otobüste ölen 2 kişiden neden biri o? bu kadar görülecek gün , yapılacak iş, plan, hayali varken neden o'ydu giden?
tamam görüşmemiştik uzun süre .. lisede her ergen gibi anlamsız tartışmalar .. kurulmuş bi AKD vardı .. ama bu kadarı hiç adil değil be hayat .. hani biz kırmıştık o yıllarca olan anlamsızlığı yıllar sonra .. hemde bir iftar yemeğinde .. ne kadar da hayret etmiştim .. ha niyeydi yıllarca süren şu anlamsız sessizlik.. ne kazandırmıştı bize .. kaybettirdikleri ise ortadaydı işte .. kayıp giden seni sadece lise zamanlarından hatırlayabilecek bir dimak kaldı bana ..
ne yaşlanacaksın , ne çirkinleşeceksin artık .. asla bunamayacaksın .. düşünsene .. ne nimet .. hep o minik gülümsemen .. hep o manken duruşun , cin gibi gözlerin , tatlı sohbetin kalacak aklımda .. hatta o gazetede çıkan son resmin .. havalı bir mezuniyet fotoğrafı karesi olarak kalacaksın akıllarda ..
ama .. örneğin yaptığın doktora asla bitmeyecek .. bayramda baklava yiyemeyecek , adalarda asla yürüyemeyeceksin .. düğün davetiyen olmıycak .. yıllar sonra es kaza yolda karşılaşıp ah .. çoluk çocuk uğraşıyoruz diyemiyceksin .. yaptığın süper kariyerin de adı olmıycak .. mesela seni gecenin bi yarısı arayıp arzu bnm dişim ağrıyo naapsam ki ya diyemiycem ben asla.. herkesin profilinde sen varsın .. bilemeyeceksin ne kadar çok sevilmişsin .. uzaktan da olsa .. asla dile getirilememiş olsa da ne çok önemsenmiş , özlenmişsin ..
oysa gitmeseydin .. hani bizim gene vaktimiz olmasaydı görüşmeye ama bilseydim iyisin .. biyerlerdesin .. hayata kapılmış uğraşıyorsun ..
bilseydim .. nefes alıyorsun .. bilseydim yaşlanıyorsun .. yoruluyorsun .. pörsüyorsun .. uğraşıyosun .. didiniyorsun .. hayata karşı , ona dahil olmak için uğraşıyorsun ..
keşke gittiğini .. saçma bi kazanın senin tüm hayat enerjini yok ettiğini değil de .. dedim ya ..
artık hep güzel kalacaksın .. güzel arkadaşım ..
nur içinde yat .. mekanın cennet olsun ..
1.11.2010
telefon çaldı .. gazete sayfası açıldı .. ben fotoğraftan tanıyamadım .. tanıdım .. yazıyı okuyamadım .. yazıyı okuyunca herşey karardı .. hani diyolardı ya geçiyomuş film şeridi .. geçti .. gözlerimin önünden o 4 yıllık lisenin , ardından gelen görüşmelerimizin tüm sahneleri film şeridi edasıyla geçti gözümün önünden .. ellerim tutmaz, gözlerim görmezken; zihnim 10 bin atlı gibi koştu o andan şu ana ..
ardından beklenen patlama ve isyan geldi .. neden o'ydu ki? bu kadar insan varken neden o? koca otobüste ölen 2 kişiden neden biri o? bu kadar görülecek gün , yapılacak iş, plan, hayali varken neden o'ydu giden?
tamam görüşmemiştik uzun süre .. lisede her ergen gibi anlamsız tartışmalar .. kurulmuş bi AKD vardı .. ama bu kadarı hiç adil değil be hayat .. hani biz kırmıştık o yıllarca olan anlamsızlığı yıllar sonra .. hemde bir iftar yemeğinde .. ne kadar da hayret etmiştim .. ha niyeydi yıllarca süren şu anlamsız sessizlik.. ne kazandırmıştı bize .. kaybettirdikleri ise ortadaydı işte .. kayıp giden seni sadece lise zamanlarından hatırlayabilecek bir dimak kaldı bana ..
ne yaşlanacaksın , ne çirkinleşeceksin artık .. asla bunamayacaksın .. düşünsene .. ne nimet .. hep o minik gülümsemen .. hep o manken duruşun , cin gibi gözlerin , tatlı sohbetin kalacak aklımda .. hatta o gazetede çıkan son resmin .. havalı bir mezuniyet fotoğrafı karesi olarak kalacaksın akıllarda ..
ama .. örneğin yaptığın doktora asla bitmeyecek .. bayramda baklava yiyemeyecek , adalarda asla yürüyemeyeceksin .. düğün davetiyen olmıycak .. yıllar sonra es kaza yolda karşılaşıp ah .. çoluk çocuk uğraşıyoruz diyemiyceksin .. yaptığın süper kariyerin de adı olmıycak .. mesela seni gecenin bi yarısı arayıp arzu bnm dişim ağrıyo naapsam ki ya diyemiycem ben asla.. herkesin profilinde sen varsın .. bilemeyeceksin ne kadar çok sevilmişsin .. uzaktan da olsa .. asla dile getirilememiş olsa da ne çok önemsenmiş , özlenmişsin ..
oysa gitmeseydin .. hani bizim gene vaktimiz olmasaydı görüşmeye ama bilseydim iyisin .. biyerlerdesin .. hayata kapılmış uğraşıyorsun ..
bilseydim .. nefes alıyorsun .. bilseydim yaşlanıyorsun .. yoruluyorsun .. pörsüyorsun .. uğraşıyosun .. didiniyorsun .. hayata karşı , ona dahil olmak için uğraşıyorsun ..
keşke gittiğini .. saçma bi kazanın senin tüm hayat enerjini yok ettiğini değil de .. dedim ya ..
artık hep güzel kalacaksın .. güzel arkadaşım ..
nur içinde yat .. mekanın cennet olsun ..
1.11.2010
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)