29 Nisan 2011 Cuma

Karpuz Kabuğuna Yazılar Yazmak: Tesirsiz Parçalar 33..

Karpuz Kabuğuna Yazılar Yazmak: Tesirsiz Parçalar 33..: "İnsan terk ettiği yere geri dönmemeli. Hayat dönmek zorunda bırakırsa da olacakları peşinen kabul etmeli. Olacaklar ne mi? Hiçbir şeyin eski..."

25 Nisan 2011 Pazartesi

An iste bi o an ..

...

Durdu birden, konusmanin en heyecanli, keyifli ve bi O kadarda sacma yerinde .. Bakti karsisindakine bir omur uzunlugundaki 3 saniyede ,, ne guzel guluyordu gozleri , keske hep gulselerdi boyle, keske hep baksaydi ona boyle ,, keske hep falan falan .. "sen benim Sems'imsin" dedi .. "Ask atesinde yanmak icin asirlardir bekledigimsin .. "

Sonrada devam etti gulmeye ,, kikirdadi durdu ,,

23 Nisan 2011 Cumartesi

Guzel izmir


Uctum ve kactim .. Bu sefer izmire kondum .. Basinda ben secmemis olsam da cokta dogru bir zamanlama imis gene hayatimda , bir onceki gece yasadigim sinir harbi ve saskin tavuklukla zaten istanbul hicte guzel gecmezmis bu haftasonu ..

Neyse girisi sonlandirip gelismeye gecelim .. O hep merak ettigim ucakta "sende mi izmire?" diyen efsane teyzenin yanima oturmasiyla hissetmistim bu yolculugun keyifli olacagini zaten .. Ogrendim ki kalplerin bir olmasi diye bisey hakkaten varmis ve 14 aydir gorusemeyen bunyeler dun birlikteymis gibi de bal gibi olurmus , balimla kaymagimi bulunca bide izmir havasi soluyunca baska biseyi gozu goremeyen bendeniz bir de en guzel yerlere adim atip, en guzel tatlari damaginda hissedince nirvanaya varip 2 rekat sukrettim .. (denizden gelen hakkaten pek basarili , kendine hayran birakan bir lezzetti demekten kendimi alamiyorum sayin girgin ve her ne kadar siyah spagettiye yosun demis olsakta pek saygili, duzeyli bir insanim .. )

Muhim degildi zaten doyan karnim , ben tantunide yerdim midem agriyana kadar ama gozum gonlum doydu, birden atildigim bu sacma sapan hayat mucadelesi yuzunden aklimdan cikan okul hayatim ve arkadaslarima, sanki gecmisime 24 saatte olsa geri dondum ..


Ben bu yaziyi bagliycaktim biyere ama , damagimda kalan guzel tadi hissederken bi taraftanda bu havas yolculugunun bitip yuzlesmem gereken seyleri dusununce 2 gundur agrimayan midem tekrar basliyor agrimaya .. zaten uçakta arkamda oturup milleti taciz eden , benim koltugumu tartaklamak suretiyle sallayan geri zekalı chucky kılıklı çocuktan da anlamıştım ne boktan bi duruma düştüğümü .

Tekrarliyorum bikip usanmadan dilegimi , ve her gece dua ediyorum bunun icin .. Guzel olsun artik Allahim hersey .. İstemiyorum ben kacip gitmek .. İstiyorum ki hersey guzel olsun bide cankuslarim icin , misal ersin zengin olsun , anil izmire tasinsin , aytac sigarayi birakip dogru insanla karsilasiversin .. Ha unutmadan ,, aksel tum illegal yollarini ogrenip soyle agiz tadiyla ithalat yapsin .. Olsun be bunlar .. Valla zor diil be ,,

21 Nisan 2011 Perşembe

Kaybedenler kulübü

Ruh bedenin en bitkin parcasi diyor bi kitap ,, bunu dagitan bir filmde duyuyorum .. Hemde agzima sicacagini ongordugum o filmde .. Zira pek farkindaydim yalnizligimizin ama buzlu camla bakiyordum hayata koselerini daha yuvarlatilmis gormek adina .

Cok yaniyor canim bu ara , hayatimda en mutlu umutlu ve hevesli gorundugum ara aslinda ben her sabah yeniden oluyorum .. Tum belirsizliklerin icimi kemirdigi curuttugu sabahlarda ben gulumsuyorum aynaya sis gozlerle .. Sinirlenip kendime daha cok guluyorum sonra .. Kendine bile dogru soyleyemiyorsun diye .. Durustluk ne uzak kaldi bize .. Surectir belkide .. Canimin istedigi gibi yasadim cunku su zamana kadar .. Gitmek istedim , en uzaga gittim .. Sonra gelmek istedim .. Sevmek , terketmek , uzulmek , sevinmek ve sifirdan varolmak .. Simdi canim yalan soylemek istiyo gene .. Yok gibi yapmak .. Hersey "guzel"mis gibi yapmak sonra inandirmak kendimi ve herkesi kurmacama .. Hem zaten hepimiz yalnizsak ve geceleri bunu inkar ederek giriyorsak yataga ne onemi varki otesinin sonunda olum olduktan sonra ..


İyi insanlar degiliz hic birimiz .. O yuzden cezalandiriliyoruz mahkum oldugumuzu bildigimiz yalnizlikla .. Asla dinmeyecegini bildigimiz halde merhem ariyoruz yaramiza .. Kalabalik yalnizliklar yaratiyoruz zamanini bilmedigimiz icin olumun sonsuzmuscasina yasadigimiz hayatta kendimize soyle agiz tadiyla yalan soyleyebilelim diye ..
Bir film farkettiriyor bunlari bana .. Buzlu camim tuzbuz .. Elim kolum kan icinde .. Yumruk atmisim herhalde gece isiksizligi yarmak istercesine .. Bir sabah bir bas agrisiyla gogusluyorum tum yalnizligimizi ve aldatmacasini .. Bi bakiyorum , yok kimse maskesiz .. Gulumseyip kendime caresizce kusaniyorum yalan migferimi ..

Unutma diyorum bu sefer .. Yalnizsin !

biterken bunu izleyin .. dinleyin .. sonra direnin hayata.. tüm kalabalığındaki yalnızlığınıza ..


17 Nisan 2011 Pazar

Karpuz Kabuğuna Yazılar Yazmak: Annem..


bunu okuyun ..

Karpuz Kabuğuna Yazılar Yazmak: Annem..: "- Anne - Annem - Annee - Annemm - Anneeee - Annemmm.. Muhtemelen sonsuza kadar sürer bu. Başka kim olsa sıkılır, annem sıkılmaz. Eğer ..."

bir başka pazar

13 ay geçti o yazıyı yazalı ..

ve birsürü pazar geçti yanı başımdan .. her biri geçmez göründü gözüme.. her biri bitmez .. en keyiflileri illaki eskişehire gittiklerimdi ama.. zira hiç bir sabah sıcak poğaçalarını alıp beni uyandıran , ben toparlanana kadarda çayı demleyen bi adam olmadı .. zaten o adama baba dendiğini o uzun pazarlarda öğrendim .. zira o gelmeyen adam gazetede almıyordu poğaçanın yanında beni pazarları oyalayacak .. yani aslında şu 13 aydır hiç beni seven bir adam bulamamışım aslına bakılırsa .. babam gibi seven zaten ütopik ama bari poğaça alıp çay yapacak kadar çok seveni olsun Allahım ..

pazarımın böyle geçeceğini öngören bendeniz hiç bir cumartesiyi ayık noktalamıyorum işte sırf bu yüzden .. erken kalkıp daha derin düşüneceğim ve kendimi yok edeceğimi bildiğim için ..

13 Nisan 2011 Çarşamba

şaşkın tavşanın gözleri

bembeyaz kağıt gibiyim sevgilim seni severken ..

kirlenmeye en açık renk olan beyaz,, bunu hiç dert etmeden rahat rahat yazıp , yazdıklarını en net görebileceğin renk gene .. demiş ya özdemir asaf .. dalga geçercesine .. beynimizle oynaşırcasına .. "bütün renkler hızla kirleniyordu , önceliği beyaza verdiler"

ve ben .. ilk defa bembeyazım .. önyargısız .. özensiz .. beklentisiz.. her hareketini itinayla aklının en derinine kaydeden ve aynı tezatlıkla en küçük bir hareketinde incinen..

o okuduğum kitaptır mümessili bu haleti ruhiyenin .. bir adam düşün ki anlattıklarıyla 2 saat karnını ağrıtana kadar güldürdü seni .. ve her servis seferinde 2 saat yazdıklarıyla ağlatıyor beni ..


bu arada ben hiç beyaz olamadım .. dünyaya kamyon farı gören tavşan şaşkınlığıyla gözlerimi büyüte büyüte bakamadım bi aysun kayacı gibi .. ve hiçbir zaman inanarak yazmadı arkadaşlarım anı defterimin sayfasının kalbim kadar temiz olduğunu.. yazanlar ya salaktı ya teşbihi beliğ hevesli mübalağa ediyorlardı .. zira diyorum ya hep, anasının gözüydüm .. hatta boynuzdum her daim kulağı geçen .. ha bu demek değil ki ben kötü bir insanım .. belki yeterince iyi olamadım .. belki canım istemedi..  isterdim ama bi tavşanın gözüyle bakayım hayata .. ya da bi balık merakıyla karşılayayım gelen her yeni günü .. 

o değilde .. diyorum ki hani .. yeterince iyi olsam .. mesela bu ara köpekleri besleyemiyorum .. onlara etler kemikler götürsem .. hayruşu maydanozlara boğsam .. sonra o seken teyzeye versem cebimdeki tüm parayı .. daha güzel olur mu dersin hayatım?

gökten ev yağar mı bana ? ya da sen .. neyse boşver .. 

diyorum ya .. hepsi o adamın yüzünden .. o içmeceli oyununa gidicem bi dahakine .. 

farkettim de, hayat ayık çekilmiyor ..

ve biterken yazı .. izninizle .. işte bu çalmalı ..

12 Nisan 2011 Salı

cennetten bi gün ..

bi gün hayal et ..

çalışmadığın bir cumartesi düşün .. (fazlası olmadan bu bile yeterince güzel zaten)

sonra bu güne dünyanın en güzel yerinde başladığını düşün .. uzun uzun esneyerek girdiğin ılık duşla güne başladığını .. en güzel kahvaltıyı yaptığını .. ardından ta içine işleyen güneşin altında kuş cıvıltıları ve incecik bi esintide upuzun bi doğa yürüyüşü yaptığını .. sahilde uzun uzun denizi seyrettiğini .. acıkan karnını şöööyle kaşarlı sıcacık bi gözlemeyle doyurduğunu ..

bu yorgunluğun üstüne bi ılık duş daha alıp tatlı tatlı tembellik yaptığını .. baya baya cennetten bi gün çaldığını düşün .. hani 1000 yıl iyilik yapsam buncasını yaşayamazdım dediğin bi gün hayal et ..

sonra o güne olabilecek en kötü şekilde devam et .. nasıl mı?

mesela keyif almak için gittiğin canlı müzikte sırasıyla ..

benim senden daha fazla sevecek kimsem yok artık ..
yürekli olmadan meydan okunmadan yaşanmaz aşk ..
aşk için ölmeli aşk o zaman aşk ../Alahımm Allahımm ateşlere yürüyorum .. aşk ile büyüyorum ..

ve en son ..

huysuz ve tatlı kadın ..

çaldığını ..

bi an bunları ziyadesiyle hayatında gerçeklediğini, her alternatifi hayatında görüp deli gibi korktuğunu ve adım adım öldüğünü, zaten cennetten çalınmış gününün de bittiğini düşün ..

sabahlara kadar iç .. galon galon iç .. sonra da sız ..

11 Nisan 2011 Pazartesi

hissi kablel vuku

istedim ki hep aklından uçan düşünceyi , kalbindeki ince sızıyı dahi hissedeyim ve konuşmasam da uzun uzun anlatayım .. hep anlayayım ..

bilemedim tabi rüyalarıma isimler, olaylar, mekanlar düşeceğini ..

kendimden korktum .. sonra sana bi kez daha sinir oldum .. nefret ettim, soğudum, ısındım, aşık oldum.. kızdım sonra affettim ..


uzun uzun yazmak istiyorum lakin gene zaman mefhumuna yenik düştüm şu dönem .. yeni hayatların içine girdim .. yeni bi hayat kuruyorum sanki inceden inceye .. 2 eksiğim kaldı mükemmelliğe sanki .. (kesinlikle yanılıyorum şu noktada .. ne zaman oh desem hiç şüphe yok ki yeni bir sorun türeyivermesin hayatımda .. ) sakinim .. huzurluyum .. mutluluğum yarım ama tam da olur ..

9 Nisan 2011 Cumartesi

...

Ve bir cift yesil gozun dayanilmaz agirligi omuzlarimda ..

7 Nisan 2011 Perşembe

oh ayol ..

herşeyin ziyadesiyle yolunda olması , dertsiz tasasız bi 4 gün geçirmş olmak aslında içten içe çok korkutmuştu beni .. öleceğim düşmüştü aklıma .. ölüm iyiliğicesine ..

şükür gene yanılmadım .. koskoca bi sıkıntıyla geri döndü bana hayatım .. Allahım .. şükür .. demek ölmiycem ve herşey yolunda ..

- hımm ? ha evet evet .. zaten aşılacak etap kalmadı pek üzüldümdü .. ala .. ala..

+ evet o çenesine hakim olamayan salak benim .. her daim erken konuşurum zaten . .evet..

2 Nisan 2011 Cumartesi

boynunda anahtar taşıyan çocuk ..


orta halli bir ailenin muhtemelen ilk çocuğu.. annesi çalışır ..

ilkokula kadar olan hayatı anneanne - babaneyle geçmiş .. orta ve ileri yaş sohbetlerine aşina, o yüzden yaşından olgun, bi yaştan sonra ise kreşe başlamış, eğitim öğretim hayatına yaşıtlarından erken atılmış ..

ilkokuldan başlayarak her gün kendisi hazırlar kahvaltısını .. çizgi filmlerin karşısında hazırladığı kahvaltıyı yerken bi taraftan çocuk bi taraftan kocaman insan olmaya başlamış bile.. arkadan düğmeli önlüklerini iliklerken kolları ağrır .. elleri ağrır .. açık kalan düğmeye sinirlenip ağlar bile .. nihayetinde çocuktur çünkü .. okula gidiş saati gelince de televizyonu kapatır .. camları kontrol eder .. ocağı kontrol eder .. babasının kaybetmesin diye boynuna taktığı anahtarla kapıyı kilitler .. okula koşarken telaşlanır .. ya kitlemediyse kapıyı? .. geri döner .. tekrar kontrol eder .. aklı oyunda çünkü .. nihayetinde çocuk .. eve gelince kapıyı gene boynundaki anahtarla açar .. girer içeri .. yalnız başına oturup çizgi film seyreder gene .. annesinin gelmesini bekler .. inceden çok kıskanır annesi çalışmayan arkadaşlarını .. onlar asla taşımaz anahtar .. zile basarlar kapı açılsın diye .. açılan kapıdan mis gibi yemek kokusu yayılır tüm apartmana .. kıskanır ama diyemez annesine .. çalışmasanya sen ,, bak ben çok özlüyorum seni .. zile bassam .. sen açıversen kapıyı .. yemek koksa miss gibi .. sonra sana sarılsam .. diyemez üzülmesin diye ..

anlar aslında herşeyi .. annesinin niye çalışması gerektiğini ve çalıştığını .. niye onun yanında olamadığını .. içten içe takdir de eder .. ama çocuk işte .. boynunda taşıdığı anahtarın ağırlığını hiç sindiremez içine ..

büyür sonra .. annesi emekli olur .. sırf kapıyı annesi açsın diye hiç anahtar taşımaz .. çalan zilin ardından duyduğu otomatın sesinden huzur duyar .. kapı açılınca ise yemek kokusu geliyodur ..

sonra daha çok büyür .. boynuna anahtarla takılan bir sürüde hayali vardır .. idealleri yüzünden sıkıntı çeken ama mutlu olan insanları gördü zira her adımında .. bilse de sıkıntı çeker .. koşar ideallerinin ardından ..

bi evi olur .. anahtar boynunda değil bu sefer .. cebinde .. kapıyı açar .. içersi sessiz .. ışık yanmıyo .. ocak yanmıyo ..

ve o .. gelecekteki boynunda anahtar taşıyacak çocuğun annesi ..

ağlar .. ağlar .. susar .. kalkar .. üstünü değiştirip ocağa yemek koyar..