28 Şubat 2011 Pazartesi

GÜÇLÜ KADINLAR

Güçlü kadınlar vardır, her işlerini kendileri halletmeye çalışan.. Anne babaları tarafından böyle yetiştirilen. Onlar kendi paralarını kendileri kazanmak isterler. Evdeki tüm tamirat, tadilat işlerinden anlarlar. Bir erkeğe mecbur kalmadan da hayatlarını devam ettirebilirler. Faturalarını kendileri yatırırlar. Hemen hemen tüm işlerini kendileri yaparlar. Hatta etraflarının yükünü de üstlenirler. Özgürlüğü severler, dik durmayı da, güçlüdürler çünkü...

Âşık olduklarında hissederek yaşarlar. Aşklarına kurallar koymadıkları gibi büyük beklentilere de girmezler. Sevdiklerine problem çıkarmazlar. Bütün gün çalışıp durduktan sonra, akşamları yorgun da olsalar sevgilileri buluşalım dediğinde, hemencecik hazırlanıp sevgililerinin onları evden almalarına gerek kalmadan, o her neredeyse onun olduğu yere giderler.

Çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi bile olmaz yaşadıkları sıkıntıdan, yansıtmazlar çünkü. Para var mı, işyerinde sıkıntı mı oldu, birine canı mı sıkıldı, hiç bunlarla yormazlar birlikte oldukları erkeği. Çünkü istemezler kimse onlara acısın. Sonra da bir bakarlar ki, bu kadar dik durmanın ve sorun çıkarmamanın karşılığında gerçekten de kimse onlara acımaz. Bu durum zamanla gelenekselleşir ve acınmama ile sorun çıkarmama hali yaşam tarzına dönüşür. Ezkaza dayanamayıp sorunlarını paylaşmaya kalksalar, bu sefer de sorunlu kadın, kaprisli kadın, tahammül edilmez kadın damgasını yerler. Bu yüzden de terk edildiklerinde bile hiç seslerini çıkarmaz bu güçlü kadınlar! Terk eden erkek de bilir onun ne kadar güçlü olduğunu ve onsuz da yaşayabileceğini, içinde yaşadığı fırtınalardan bihaber. Sonra bir dosttan, eşten, ya da tanıdıktan duyarlar ki onu terk eden erkek gitmiş, muhtaç yaşamak zorunda olan biriyle beraber olmaya başlamış. Erkekler çok severler böyle kadınları. Birinin ona muhtaç olduğunu görmek bir çok duygusunu okşar erkeğin. Onlara kendini erkek gibi hissettirir! Bu zayıf kadınlar erkeklere bağımlıdır.

Mesela fatura filan yatıramazlar, anlamazlar çünkü. Nereden yatırılır onu da bilmezler. Ev ya da yemek alışverişi de yapmazlar, çünkü taşıyamazlar onca torbayı. Hep yorgun olurlar, bütün gün spor salonları, kuaför, o mağaza, bu mağaza gezerler. Akşama yemek yapmaya fırsat bulamazlar. Akşam eşleri eve geldiğinde, bugün nereye yemeğe gidelim, diye sorarlar. En kötü ihtimal dışarıdan yemek söylerler. Zayıf kadınlar doğurdukları çocuğa bakacak gücü de kendilerinde bulamazlar, pamuklar içinde yaşamaya alışmışlardır bir kere. Kendilerini hep altın tepsi içinde sunarlar. Huysuzluk da ederler, ama bu erkeğin hoşuna gider, çünkü kadın ona muhtaçtır, söylenmeyen güçlü kadının aksine, hiçbir şeyi beğenmedikleri gibi devamlı da mutsuzdurlar. Pek teşekkür etmezler, kıskançlık krizlerini de severler Kocasının ve sevgilisinin hayatlarını karartırlar. Erkekler bu kadınları asla terk edemezler. Çünkü o güçsüz, kırılgan bir kadındır. Ayrılırsa kurda kuzuya yem olur. Koruyup kollanmalıdır her an o!.

Zayıf kadınlar hiç çökmez, buruşmaz ve yıpranmazlar. Ancak işin ilginç yanı her zaman daha değerli olanlar da onlardır. Ve geride kalan güçlü kadınlar tüm bunların nasıl gerçekleşebildiğine sadece bakakalırlar.

AYLİN KOTİL SARIGÜL




nacizane not : çok seviyorum bu resmi ve siz güçlü kadınları .. güçlü olun , güçlü kalın , başınızdaki haleyi parlatmaya devam edin .. bi başınıza sarılıp hayata herşey çok güzel olacak diye aynada kendinizi kandırın .. ya da 2 3 ünüz toparlanıp neler başardığınızı anlatın birbirinize , tekrar enerjinizi fulleyip devam edin realitedeki ejderhalarla savaşmaya .. zira siz güçlüsünüz .. sizin misyonunuz bu hayatta .. erkeğiniz bile sizin dallarınıza tutunmak , gölgenizde nefeslenmek isteyecek .. ses etmeyin .. zaten etmezsiniz de .. yaptığınız en duygusal şey onu sevmek oldu zira .. ses edemezsiniz .. yakıştıramazsınız kendinize .. güçlüsünüz .. ona da yakıştıramazsınız ama diyemezsiniz .. dedim ya güçlüsünüz .. ne demiştim .. parlatın halenizi .. ben henüz uçamıyorum ama siz uçabilirsiniz .. her biriniz gerçek superwomanlarsınız .. ! 

Nina: I just want to be perfect

Thomas Leroy: Nina, what did you do? 
Nina: I felt it. Perfect. I was perfect. 



lanetli rapunzel

buldum .. sonunda buldum ..

işte benim şarkım ..

saolsun çok aytaç =))

kitap olsam ..

bakıyorum bomboş kağıda karşımda .. bomboş hayatıma baktığım gibi ..

herşey yazılmaya müsait.. uçakta yapılır , gemi de .. kırıştırılıpta atılır .. istiyorum ki satır satır yazı yazılsın .. istiyorum ki tek boş mm'si kalmasın .. kitap sayfası olsun mesela bi kütüphanede bekleyen .. her açanın eski kitap kokusu aldığı..

masal kitabı olsun sonra .. hayali arkadaşları anlatsın .. güzel,güneşli bi günde tanıştılar desin .. beraber çok eğlenirler desin sonra ..  uzun uzun anlatsın nerden gelip nereye gittiğini .. haset olmasın ama içinde .. yalanda olmasın .. sırf mutlu etmek için çocukları mutlu sonla da bitmesin .. öğretici bilgilerle boğmasın ama boş betimlemelerle de öldürmesin .. okuyan mutlu olsun .. ben huzur bulayım o kitabın sayfası olmaktan ..

sonra uyanayım 7 cücelersiz pamuk prenses olduğum uykumdan .. daha önce uçamayan süpermen uykumdan uyandığım gibi .. salak bi mutluluk olsun .. uçarım gibi hissetmiştim , camdan şöyle bi bakmıştım gök kubbeye ne kadar yukarı çıkabilirim acaba diye .. şimdide zehirli elma yediğimde prens gelip uyandırır diyeyim .. zira ne uykucu var etrafımda ne bilgin .. demiş ya sia .. ne güzel şarkı .. hep öyle olsun mesela .. ya prens gelsin .. ya babam .. tutunası dalım kalmadı .. kayıp gidiyo sanki herşey elimden avucumdan ..

Allahım ya iyi bişey olsun şaşırayım .. ya da beni tez elden gönder şu kars'a .. istemiyorum daha fazla arafta kalmak ..

24 Şubat 2011 Perşembe

polyanna

iyi ki de herşey bu kadar zor oldu .. yoksa mazallah şımarırdım falan .. ağzıma sıçılıyo da burnum sürtüyo .. oh oh pek ala

Allah saklasın okul biter bitmez iş bulup güzel güzel yerlerde çalışsaydım , güzel meblağlar kazanıp aynı iyiliğinde devam etseydi hayatım ben nerden bilecektim ay sonu nasıl gelir diye dert etmeyi?

hem burda çalışmasam bu kadar sağlam bir kabuğum da olmazdı, en küçük bi tatsızlıkta ağlardım pöykür pöykür falan .. ne o öyle kız gibi .. çekilen yolların sıkıntısını falan bilemezdim ..istanbulu bu kadar bi kere kesin öğrenemezdim .. hem sonra uyurdum ben fosur fosur .. uykusuzluğun ne olduğunu unuturdum mazallah ..  huzurlu olacak ya hasbam,, 6 saat uykuyla dinç kalkardım .. metrodaki 20 dakikalık uykunun kıymetini anlamazdım sonra ..

"ben demiştim"leri duyamazdım sonra .. sohbet oluyo insanlarla .. bu konu üstüne acaip tavsiyeler , hayat dersleri , deneyimler.. salaksın senle başlayan muhabbetler falan .. mesela evim orda olmasa ben hep korkacaktım köpeklerden .. asla sıcak bir bağ oluşmayacağı gibi onlarla aramda kertenkele olsun , keçi koyun olsun .. at olsun hep uzaklardan görecektim .. sıcak bi temasımız olmayacaktı, mesela keçi osmanı hiç tanımayacaktım ki bu hayatımda büyük bi eksik olurdu ..

sonra tanımayacaktım insanları .. "hariçten gazel okuma" hep deyim kalacaktı gözümde .. hayata dökülmüşünü bilmeyecektim .. iş bitiricileri , hayal tacirlerini doğal ortamda görme şansım asla olmayacaktı .. insanları hep iyi günümde gördüğüm için öyle bilecek , herkesi melek sanacaktım .. asla alternatif planlar oluşturmayacaktım aklımda .. ööööyle yayılacaktım istanbula .. rabbim sakladı ki şimdi heran herşey olabilir diye evimi sırtımda taşıyorum kaplumbağa gibi .. hatta tüm iptidai takıntılardan geçtim şükürler olsun .. kalk gidiyoruz dense ,, yada git dense uğraşmıycam ay göz kalemim şifonyerin üstünde , kazağım askıda kaldı falan diye .. hadi deyip ayaklanıcam ..

ne eğlenceli oldu böyle olduda .. sonu tahmin edilemeyen 3.sınıf hollywood filmine döndürdüm hayatımı ne iyi ettim vallahi ellerime sağlık ..

az nefes alıp veriyorum ki havayı daha az kirleteyim .. asla çiçek koparmıyorum , çimlere basmıyorum .. hayvanlara eziyet etmeyi bırak kendi ellerimle besliyorum .. gıybeti bırak , konuşmuyorum bile .. tevekkül ediyorum .. yapıyorum elimden her geleni .. hayaller kuruyorum ütopik olmayan .. iyi bi insan olmaya çalışıyorum , iyi şeyler yaşayayım diye ..

isyan mı etmeliyim acaba .. ağlasam .. düşse gözlerim .. kan çanağı olsa ..ama bişeyler geçse elime ..

mutlu olsam mesela ..

21 Şubat 2011 Pazartesi

bakın ne demiş hocam ..

‎- İnsan değişmiyor. Sevdiğin zaman değişebilirim zannediyorsun ama ufak bir kıskançlık,kızgınlık ya da alakasız bir söz içindeki hiç değişmeyen seni ortaya çıkarıveriyor.
- Rolleri mi değiştik? Psikoloji okuyan benim sanıyordum.
- Ama..
- Tamam tamam doğru, insan değişmiyor. Ama o kadar çok istedim ki değişmeyi. Sen de inansaydın bana belki farklı olurdu. Belki bütün o psikobilmemne kitaplarını yanıltırdık

cem adrian feat aylin aslım ..


20 Şubat 2011 Pazar

an..

enine boyuna mutsuzluk ..
bu da videosu ..


17 Şubat 2011 Perşembe

saçak kök

bi çiçeğim vardı ..

gözüm gibi baktım 3 sene .. bi gün saksısını değiştirirken saçak köklerine zarar vermişim .. inceciklerdi ama .. nasılsa çok var dedim .. birinden beslenmese diğerlerini toparlar .. bişey olmaz.. önemsemedim .. o saksıda toparlayamadı .. ölüverdi çiçeğim 1 ayda ..  farkettim sonra iyi olmadığını saçak kök'ün .. zira benim gibi bir bilmeyen iyilik yapayım derken hunharca katledebiliyo meğer ne çok önemli olan ip gibi köklerini .. ölüveriyo sonra .. için buruluyo ama ne fayda ..

oysa öyle mi kazık kök ve hatta depo kök .. evet en sevdiğim depo .. meyvesi de kökü de besini de hepsi içinde .. tek başına bir krallık gibi .. özerkliğini ilan etmiş en fiyakalısından .. toprak kurak kalsa bişey olmaz .. su bassa , böceklense bişey olmaz.. oysa saçak .. incecik .. naif ..

her köşe başına işeyip kokusunu bırakan sokak köpeği gibi .. sakısının her yerini kendinin bellemiş.. düşünmemiş zira saksıya zeval gelsin ..

hepsi bi anda oldu .. çiçek geçti aklımdan .. ölümü sonra .. ve sonra kendim .. inatla kök salamayan ben .. köksüzüm derken ince ince saçak kök salmış ben .. şimdi gideyim diyorum .. içim acıyo .. kalayım dediğimde damarlarım kuruyo .. bi kere daha olmuştu .. 5 aylık italya dönüşü 1 yıl çıkamamıştım depresyonundan .. ve şimdi korkutuyo gene kararlarım .. düşündüğümde sadece göğsüm şişiyo .. o yüzden bırakıyorum zamana .. kader diyorum ilk defa .. hayırlısı sonra .. karar vermek güçleştiğinde kader kısmete kaçıyorum yeniden ..

elimizde var 5 koca ay .. zamana bırakıyorum haleti ruhiyemi ve geleceğimi .. dalında olgınlaşmaya bırakılan armut misali .. ne tezattır ki onun kökü kazık köktür ..

şimdiki aklım olsa armut olurdum ..


I'm Gonna Be An Engineer

ve işte aradığım şarkıyı buldum .. şaka gibi .. ben gibi .. bunlarda sözleri ..


When I was a little girl I wished I was a boy
I tagged along behind the gang and wore my corduroys.
Everybody said I only did it to annoy
But I was gonna be an engineer.

Mamma said, "Why can't you be a lady?
Your duty is to make me the mother of a pearl
Wait until you're older, dear
And maybe you'll be glad that you're a girl.

Dainty as a Dresden statue, gentle as a Jersey cow,
Smooth as silk, gives cream and milk
Learn to coo, learn to moo
That's what you do to be a lady, now.

When I went to school I learned to write and how to read
History, geography and home economy
And typing is a skill that every girl is sure to need
To while away the extra time until the time to breed
And then they had the nerve to ask, what would I like to be?
I says, "I'm gonna be an engineer!"

"No, you only need to learn to be a lady
The duty isn't yours, for to try to run the world
An engineer could never have a baby
Remember, dear, that you're a girl"

She's smart - for a woman.
I wonder how she got that way?
You get no choice, you get no voice
Just stay mum, pretend you're dumb.
That's how you come to be a lady, today.

Well, I started as a typist but I studied on the sly
Working out the day and night so I could qualify
And every time the boss came in, he pinched me on the thigh
Said, "I've never had an engineer!"
"You owe it to the job to be a lady
The duty of the staff is to give the boss a whirl
The wages that you get are crummy, maybe
But it's all you get, 'cause you're a girl"

Then Jimmy came along and we set up a conjugation
We were busy every night with loving recreation
I spent my days at work so he could get an education
And now he's an engineer!

He said: "I know you'll always be a lady
The duty of my darling is to love me all her life
Could an engineer look after or obey me?
Remember, dear, that you're my wife!"

As soon a Jimmy got a job, I studied hard again
Then busy at me turret-lathe a year or two, and then
The morning that the twins were born, Jimmy says to them
"Your mother was an engineer!"
"You owe it to the kids to be a lady
Dainty as a dish-rag, faithful as a chow
Stay at home, you got to mind the baby
Remember you're a mother now!"

Every time I turn around there's something else to do
Cook a meal or mend a sock or sweep a floor or two
Listening to Jimmy Young - it makes me want to spew
I was gonna be an engineer.

I only wish that I could be a lady
I'd do the lovely things that a lady's s'posed to do
I wouldn't even mind if only they would pay me
Then I could be a person too.

What price for a woman?
You can buy her for a ring of gold,
To love and obey, without any pay,
You get a cook and a nurse for better or worse
You don't need a purse when a lady is sold.

Oh, but now the times are harder and me Jimmy's got the sack;
I went down to Vicker's, they were glad to have me back.
But I'm a third-class citizen, my wages tell me that
But I'm a first-class engineer!

The boss he says "We pay you as a lady,
You only got the job because I can't afford a man,
With you I keep the profits high as may be,
You're just a cheaper pair of hands."

You got one fault, you're a woman;
You're not worth the equal pay.
A bitch or a tart, you're nothing but heart,
Shallow and vain, you've got no brain,

Well, I listened to my mother and I joined a typing pool
Listened to my lover and I put him through his school
If I listen to the boss, I'm just a bloody fool
And an underpaid engineer
I been a sucker ever since I was a baby
As a daughter, as a mother, as a lover, as a dear
But I'll fight them as a woman, not a lady
I'll fight them as an engineer!

15 Şubat 2011 Salı

bi maslow bi hawthorne ve bi mevlana.. bi gün ..

maslow ihtiyaçlar hiyerarşisinde belli başlı basamakları atlamışsın ki kariyer ve üretkenlik senin için bir başarı ve hedef
ama bir taraftan da sevgi yada anlaşılma noktaları geride kalmış
piramidini dik tutmak ya da yükseltmek için hayatını dengelemen lazım
yıkman değil
kaçmak = yıkmak
temel ihtiyaçlardan bile yoksun kalabilmek
kalmak = savaşmak
şartları geliştirmek
yani demem o ki kaçacaksan bile adabı var ;)

dedi ..


evet haklısın .. bakıldığında fizyolojik, güvenlik, ait olma ve sevgi ve değer ihtiyaçlarını aşmışız tek istediğimiz kendimizi gerçekleştirmek ve tek sahip olamadığımız .. ve yazık ki ben de terse işleyen bir döngü var ve o adıma geçemediğim için yazık ki 0 hissediyorum kendimi ..


dedim ..


işte bu nokta özgüvenimizi sınıyor.takdir edersin ki insanların 30 yıllık birikimine 1 yılda sahip olamayız ve belki yavaştan almalıyız uğraşlarımızı

dedi..


biliyorsun ve yaşıyorsun ki biz böyle büyütülmedik .. başarılı bireylerdik ,, el üstünde büyütülen, takdirlerle okuldan dönen, istediği hayatı her daim yaşayan ve şu zamana kadar kendini gerçekleştirmiş .. ve hayatımızda ilk defa başarısızlığın tüm sahnelerini yaşıyoruz. ve bu nokta insanı çaresizliğe sürüklüyor zira bilmiyoruz şu sürecin uzunluğunu .. bekle dense ve bir zamanı olsa beklemekten gocunmayacağız şüphem yok ama belirsizlik değil mi can yakan ..

dedim..

ihtiyaç duyduğumuz Hawthorne Etkisi
ve tekrar söylüyorum yazık ki daha erken .. dayanmaktan başka alternatifimiz yok şu değişim sürecine .. Mevlananın da dediği gibi "Herşey üstüne gelip seni dayanamayacağın bi noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme ! Çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir..."

dedi..

o sözle başlıyorum her sabaha , artık düz yol bitti kanata kanata tırnaklarımla yol açıyorum kendime ..

dedim ..





mevzubahis maslow piramidi

9 Şubat 2011 Çarşamba

Don Kişot

- eğri oturup doğru konuşmak lazım ..
daha ne kadar meydan okuyacaksın yel değirmenlerine titeem? hım?
ne düşünüyosun? ne olsun istiyosun ? aldığın diplomayı duvara asıp; saçma sapan, çivisi çıkmış ve yarınının ne olduğunu bilmediğin , karın tokluğuna gidip geldiğin yerde çalışmaya devam mı edeceksin .. baktırdığın kahve fallarından gaz alıp evet lan 2 ay sonra kralım mı diyceksin ? yalnız inip yürüdüğün sahille kendini ne kadar avutacaksın? ya düzeliverirse , bak kesin bu sefer olcak diye inanmaya daha ne kadar devam ediceksin? bu ay bunu alayım .. bu da gelcek aya kalsın diye ekonomist dikkatiyle harcamaktan sıkılmayacak mısın? mutlu mu ediyo seni bu seviyesizlik? bu dibe vurmuşluk? bu belirsizlik ve havada kalmışlık?

-hayır .. ölüyorum hergün


- peki napacaksın bunun için? ne kadar devam edecek bu?

-bilmiyorum.. istiyorum çok .. istiyorum ki şu çıksın artık aklımdan ..hayatım rölantide zira .. hiç bi adım atamıyorum .. mal gibi, armut gibi bekliyorum zamanın geçmesini .. bilirken sadece armuta yaradığını zamanın .. ben farkında değil miyim sanıyosun ne kadar boktan olduğunu hayatımın .. ben tatmin mi oluyorum her gün ruhumu sikmesinden şu şehrin .. ama diyolar ki .. sıkıntı çekmeden olmaz güzellikler .. diyolar ki illa girecek düzene .. çıkacaksın feraha .. hem bu ayki burcum diy..

-tamam kes ! salaksın! inanıyosun hala


- ne var başka elimde inancımdan başka ? kolay dimi maval okumak uzaktan? ne kadar anlayabilirsin ki sen? hım? ne biliyosun? ne yaşadın? ne gördün? benim yaşadığımın üstünden konuşarak bana salak diyemezsin .. seçimlerimi yaşıyorum .. evet farkındayım çok büyük hata yapıyorum. evet farkındayım belki hiç güzel olmayacak hayatım .. ama ben buyum .. başka türlüsünü görmedim .. yaşamadım .. doğrusuyla yanlışıyla benim hayatım .. evet ağlıyorum .. evet korkuyorum gelecek günlerden .. ve evet gün be gün umudumu yitiriyorum her geçen gün daha pasifize ediyorum kendimi .. ve her geçen gün ölüyorum .. iniyorum o sahile çnkü sadece orda hissediyorum herşeyin mümkün olabildiğini ve nefes alabildiğimi .. elimde olsa açıp göğsümü koşucam orda ciğerlerim yansın oksijenden .. ve yalnız gidiyorum ki unutmayayım yalnız olduğumu .. ki durabileyim ardında kararlarımın .. götümü toplayacak kimse olmadığını unutmayayım ..


- özür dilerim ..

- dile.. eleştirin anca .. nolcak ne bitcek titeem .. salak mısın titeem .. varsay ki öyleyim .. sanane bundan? biliyorum iyi olacak bigün .. niye bilmiyorum unutuldum bu ara sadece ..


biterken .. Sia çalıyodu .. iyi ediyodu ..

7 Şubat 2011 Pazartesi

sayıyorum .. hadi saklan ..

başladı ..

el salladı ayrılırken .. her zamanki gibi .. bir damla göz yaşı süzüldü camdan görünmeyen yanağından.. sürekli beynini kemiren sorular her yolculukta daha ayyuka çıkıyordu .. o seslerini bastırmak için yastıklarla korkularını boğdukça onlar daha yüksek seslerle geliyorlardı .. kulaklarını kapatıp bağıra bağıra şarkı söylüyordu ama ellerine iğneler batırıp kulağına fısıldıyorlardı .. yaptıklarını .. yanlışlarını ve zayıflıklarını .. iyi de o zaten biliyordu herbirini asırlardır söylediği şarkılar gibi .. ismi gibi kazınmıştı zihnine .. mıh gibi soluyordu her nefesinde hatalarını .. an be an gözünün içindeydi oysa her biri .. niyeydi dahası?

hem neden büyümüştü ki .. bugünkü gözyaşı yitip gidenlereydi .. birden farketmişti zira ne kadar büyüdüğünü .. dönülmez akşamın ufkundan çoktan geçtiğini .. herkesin aksine hiç büyüme çabasına girmemişti .. öngörmüştü belkide büyüdüğünde olacakları ve hep küçültmüştü yaşını .. aslında bıraksan hala oynardı oyuncaklarla da annesi kaldırıp vermişti kapıcının küçük kızına tüm barbielerini .. ağladığında ise hımm sen koca kız oldun .. bebekler oynar onlarla demişti .. avutmaktan çok ultimaton verir bir edayla .. sonra değişti herşey yavaş yavaş .. önce bebekler gitti, sonra sokak arkadaşları, sonra dışarı çıkıp gezdiği herkes dağıldı biyerlere .. oyun arkadaşları hala vardı ama oyunlar değişti bir bir .. kovalambaç belki hala vardı ama daha bi politik oldu sanki .. gene saklanıyordu ama bu sefer bi başka gizleniyordu yerinde ..

inatla saklandı yıllardan ..

Hem oyle biyere saklandiki gecip giderken farketmedi hic bir yil onu, sonra cikiverdi birden, sobelemeye.. Oyundu nihayetinde .. Kimse kalmamis.. Oyun dagilmis.. Gun geceye varmis ve bi o kalmis evsiz.. Yurtsuz.. Calmis her bir kapiyi .. Gelmemis cevap.. Oturmus ozlemis uzun uzun.. Oturmus aglamis uzun uzun.. Tatillerini dusunmus.. Kacip gittigi sonra donuverdigi zamanlari.. En acisini dusunmuste gulup gecivermis ona bile. Yaptigi kurabiyeler bile gecmis aklindan,, ictigi kahveler.. Fallar.. Arsinladigi yollar.. Koca dunyada biseycik olmamista avuc ici kadar yerde kaybolmus.. Dusunmus nelerini kaybettigini ..
Cizlamis ici .. Bi pandik bile yemeyen ruhuna tecavuz etmisler.. En kutsal dedigi sevgiyi hatirlayamiyormus artik ,, ugruna hayatini, sevdiklerini hice saydigi hayali de pek utopik geliyomus artik.. Ne dali kalmis tutunacak ne de bir agaci govdesine siginacak..
Herkes gitmis, o unutmus, ruhu ölmüş,, umudu kuş olup uçmus,, nefeslerini almiş vermiş almiş vermiş cigerlerine yük olmasın diye ..

bitti..

mutlu olmak için ..

hayat dersi gibi şarkı .. dillere pelesenk olmalı .. herkese zorla , herhangi bir gaflete düşmelerine müsaade etmeden dinletilmeli .. herkes kendini görmeli , bulmalı , bu doğrultuda nefes alıp vermeli insanlar ..

işte o ŞARKI ..


4 Şubat 2011 Cuma

biliyordu ya

biliyordu ya
bana ''senin oyuncağın yok mu?'' dedi
yoktu ama ''yok'' diyemedim..
nereden biliyordu benim oyuncağım olmadığını..
zaten olmadıklarımı bildiği için beni incitebiliyordu ,bir oyuncak olduğum zaman anladım



**Burcu Ece blogundan ..

Herşey tozlu.Utandım resmen bir kaç dakikalığına ...

Ahmet ÇİLİNGİR:
Herşey tozlu.Utandım resmen bir kaç dakikalığına ...
: "Herşey tozlu.Utandım resmen bir kaç dakikalığına da olsa.Parmak uçlarım kadar tozlu hemde...Hemde herşey... O kadar kaptırdım ki kendimi,bi..."


ahmet yazmış .. pekte güzel anlatmış .. sanatçı ruhu üflenince adamın kulağına böyle anlatımlar çıkıyo demek ortaya ..

3 Şubat 2011 Perşembe

ibadet gibi .. çikolata aşkı ..

ne de güzel yazı yazıcaktım ben ..

ağzımın nası sulandığını anlatıp her seferinde ağzımı sulandıracaktım .. kısır döngüye girip 1000 kg olucaktım .. ama canım sıkıldı .. moralim bozuldu .. salak facebookta baktığım fal kademe kademe olurken ya sonrası .. korkusu aldı götürdü beni .. hani şimdi evde olsam yeminle girer yorgan altına gün bitene kadar çıkmam .. çıkanı siksinler .. günlük fala bak .. "Sevdiğiniz insandan duygusal bir darbe almaya hazır olun. Güveninizin suiistimal edilmesi, ihanete uğramanız, duygusal ve düşünsel anlamda travmatik bir durumun doğmasına neden olacak. Gerçekleri olduğu gibi kabul etmek gereği, belki de acınızın ve kırgınlığınızın büyümesine neden olabilir. Birtakım borçlarınız biraz belinizi büküyor. Birkaç gün içinde sizi kısmen rahatlatacak bir para haberiniz var. Damak zevkinizden biraz fedakarlık yaparak, fazla kilolarınızı verebilirsiniz." e öleydim ben .. dahasını öngörmemişsin zaten ..


oysa ben çok daha tatlı şeyleri dolayacaktım dilime .. mesela waffle diycektim .. (yemin ederim diycektim) saçma bi tesbitim var sonra onu söyliycektim .. farkettim ki yemek yemiyorum ben .. sadece tatlarına bakıyorum .. çay filan içiyorum bide.. yaşama direncimi ise yediğim çikolata , tatlı , pastadan falan alıyorum .. rejim yapıyorum diye,, hani az yiycem diye yemek yemeyip çikolata yiyorum .. maksat az kaloriyse gelen de onlarda gelsin diye .. mesela kahvaltıda nesquik yiyorum .. öğlen yemeğin tadına bakıp , bi çikolata yiyorum .. akşamları ise bi parça yemek atıp ağzıma çikolata , kurabiye falan yiyorum ..

hiç utanmam çekinmem .. 80 gr çikolatanın üstüne gecenin 1inde koca waffle yerim .. afiyetle hemde .. evde kocaman çikolata kutum dururken , çantama da aynı ebatlarda çikolatalar doldurabilirim ve yine çantamdaki bitmesin diye yemek istediğim çikolatayı marketten alabilirim .. karın açlığımı bi pastayla bastırıp , üstüne de tatlı niyetine profiterol falan yiyebilirim ..

ve daha sonra fazla kilolarımdan ve koca götümden bahseden falıma verip veriştirebilir , moral bozukluğumu geçirsin diye bi milka mjoy falan yerim .. (yedim,yerim)

neyse .. ne diyodum .. hiç bişey demiyodum aslında ..öyle kafam dağılsın diye ileri geri konuşuyodum .. götüm ay kadar olunca bakıp bakıp ben baya bi yemişim zamanında diyeyim diye yazdım zaten bu bloğu .. ibret olsun bana , aynanın karşısında ağlarken aklıma gelsin yediğim haltlar diye ..

öperim ..

kaşık kaşık nutella aman waffleı unutma ..

not:akşam waffle yiyip yarın rejime başlıyorum ..

bi benzeri de bu

silent scream filan


... coldplay scientist ile başlar ...

Bagirayim istiyorum,,

bangir bangir.. Soyle layigiyla.. Aglayayim sonra gerekiyorsa.. Mizmizlanayim hatta .. Ne bileyim.. Madem dunyayi elimle durduramiyorum, dilimle hareketlendireyim,,

hep birileri vardi.. Hep biseyler vardi degistirebildigim veya halsizlik durumunu komple kaldirabildigim zamanlar.. Yetkili merciler veya yetkili merciilik istiyorum .. Alisik degilim zira bunca caresizlige.. Bisey yapmam lazim diye ilk defa bu kadar net hissederken gene ilk defa bu kadar hic bisey yapamiyo hissediyorum ve canimi sikmak bi nebze , öldürüyo beni..


Dusunuyorum.. Hep almisim istediklerimi .. Belki onun simarikligi ustume giydigim.. Simdi cektigim uzuntunun musebibi..hep agladigimda, uyuyup uyandigimda , bagirip cagirdigimda ne bileyim zamanla falan hep girdi biseyler duzene,, hep daha iyi bir gune uyandim bi onceki gece neye agladigimi bile unutmuslugum vardi ama simdi... Neyse , anlatmiycam,, ama dedim ya yetkili bir mercii istiyorum .. Biseyleri degistiremese dahi bagirip cagirip rahatlayacagim.. Simdi kendi kendime aglayip kendi kendime mal gibi susuyorum, aglarken basimi oksayan kimse yok .. zaten gececek teraneleri de cok havada kaliyo..

Sanirim guzel bi sabaha uyanamadan gecmeyecek kendime ve etrafima olan sonsuz kocaman ve sacma ofkem..

Bi yerde okumustum.. Zaman slow motion akarken normal zaman kavramiyla yasayanin vay haline diyodu.. Duraklama donemine girdi zaman,, bense fazla hizliyim sanirsam.. Hayatimin ilk defa bir doneminde bu kadar cok seyle ugrasiyorm, bu kadar cok dusunuyorum ve endişeleniyorum kendim için, bu kadar cok isyan edip gene bu kadar cok sukrediyorum.. Bu kadar cok aglayip bu kadar cok guluyorum..

Sanirim asil simdi buyuyorum,,

... yine coldplay söylüyor .. clocks .. 

ve biter ..


2 Şubat 2011 Çarşamba

Özeleştirili Şiir..

Karpuz Kabuğuna Yazılar Yazmak: Özeleştirili Şiir..: "Ruhum kana bulanmış, faili malum. Artık beni anlayacak tek canlı, Mermi kovanını oyuncak yapan Filisitin'li bir çocuk.. Gidecek yeri olmayan..."


~ne güzel çarptım ben böyle~