17 Şubat 2011 Perşembe

saçak kök

bi çiçeğim vardı ..

gözüm gibi baktım 3 sene .. bi gün saksısını değiştirirken saçak köklerine zarar vermişim .. inceciklerdi ama .. nasılsa çok var dedim .. birinden beslenmese diğerlerini toparlar .. bişey olmaz.. önemsemedim .. o saksıda toparlayamadı .. ölüverdi çiçeğim 1 ayda ..  farkettim sonra iyi olmadığını saçak kök'ün .. zira benim gibi bir bilmeyen iyilik yapayım derken hunharca katledebiliyo meğer ne çok önemli olan ip gibi köklerini .. ölüveriyo sonra .. için buruluyo ama ne fayda ..

oysa öyle mi kazık kök ve hatta depo kök .. evet en sevdiğim depo .. meyvesi de kökü de besini de hepsi içinde .. tek başına bir krallık gibi .. özerkliğini ilan etmiş en fiyakalısından .. toprak kurak kalsa bişey olmaz .. su bassa , böceklense bişey olmaz.. oysa saçak .. incecik .. naif ..

her köşe başına işeyip kokusunu bırakan sokak köpeği gibi .. sakısının her yerini kendinin bellemiş.. düşünmemiş zira saksıya zeval gelsin ..

hepsi bi anda oldu .. çiçek geçti aklımdan .. ölümü sonra .. ve sonra kendim .. inatla kök salamayan ben .. köksüzüm derken ince ince saçak kök salmış ben .. şimdi gideyim diyorum .. içim acıyo .. kalayım dediğimde damarlarım kuruyo .. bi kere daha olmuştu .. 5 aylık italya dönüşü 1 yıl çıkamamıştım depresyonundan .. ve şimdi korkutuyo gene kararlarım .. düşündüğümde sadece göğsüm şişiyo .. o yüzden bırakıyorum zamana .. kader diyorum ilk defa .. hayırlısı sonra .. karar vermek güçleştiğinde kader kısmete kaçıyorum yeniden ..

elimizde var 5 koca ay .. zamana bırakıyorum haleti ruhiyemi ve geleceğimi .. dalında olgınlaşmaya bırakılan armut misali .. ne tezattır ki onun kökü kazık köktür ..

şimdiki aklım olsa armut olurdum ..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder