yesterday's mistake
kulağımda "yesterday's mistake" .. aklımda saçma bi ölüm isteği ..
hani biliyorum da cidden saçmaladığımı .. yollara vurasım , yatakların yorganların altına saklanasım , sabaha kadar , ölene kadar ağlayasım var .. kusana kadar içesim , bayılana kadar dönme dolaba binesim var ..
peki niye diye soruyorum .. milyonlarca tekrar ettiğim sözler ,, düşünceler gene dönüyo beynimde .. her yazıdan sonra bu son diyorum .. daha da kişisel yazmıycam .. daha genel yazıcam .. hem kime ne benim haleti ruhiyemden .. sonra bi küfür doğuyo içimde .. emreye .. yaz da kus içindekileri .. ağır gelir diğer türlü yaşamak demişti .. geliyo .. yazsam da geliyo artık .. daha çok yazıyorum .. daha ziyadesiyle saçmalayıp daha çok sinir oluyorum kendime .. hiç hatırlamıyorum ne zaman indim bulutlarımdan .. ne zaman bu kadar dibe battım .. hala uyandığım sabah güneşli olacak diye uyuyorum.. rüya görüyorum .. uyanıyorum sonra sisli sabahlarıma .. hergün bir diğerinin aynı günleri daha ne kadar selametle karşılarım bilmeden yükleniyorum günlük zırhımı .. aynen devam .. en ağır olanı da kabullenmişlik zırhım .. nasıl ağır geliyo .. göğsüm daralıyo zırhtan .. astım hastası gibiyim .. yavaş yavaş azalıyo hücrelerime giden oksijen .. yavaş yavaş ölüyorum .. son anlarımdaymışçasına .. geçiyo hayatım gözlerimin önünden .. yaptıklarım .. ve yapmak istediklerim .. hayali dahi gülümseten .. hayata bağlayan .. sudaki kurbağa gibi .. yavaş yavaş ısınıyo suyum .. ve ben aynı onun gibiyim .. kıpırdayamıyorum ..
hissediyo mudur acaba .. hissiyatsız belgeselciler hiç bişey anlamadan ölüyo diyolar ama .. mümkün mü çat diye ölüme sarılmak .. her gidenin ardından bak nası da bilmiş diye hissiyatlı yazılar , söylemler geçiyo her seferinde .. tabi bi kurbağanın yavaş yavaş kaynatılarak ölmesi duygusal bi durum barındırmıyo onlar için .. ölüm herkes için farklı algılanıyo .. ama ölüm değil mi nihayetinde? her birinde ana rahminden gelen toprağa karışmıyo mu ..
ben nasıl ölürüm acaba .. bakıyorum sürekli etrafa .. vitrinden gömlek beğenir gibi ölüm seçiyorum kendime dünyadan üstüme oturan .. şöyle şık olanından .. desinler ardımdan hissiyatlı dost sohbetlerinde .. tam ona yakışır bi ölüm filan .. hani mesela biyerden düşüp bağırsaklarım kaldırıma dağılmasın .. elit değil bi kere .. 15. yy da yaşasam yüzüğümün içindeki zehri bi yudum kırmızı şarapla içiverirdim .. sevdiğimin gözlerine bakarken .. ne havalı ölüm .. ne göz yaşı .. ne trajedi .. gerçi şimdide yaptım planımı .. beşiktaş kadıköy vapurunda; tam 2 yakanın ortasında atıvericem kendimi sulara .. valizim yanımda .. gidicem geldiğim gibi şu şehre .. minik valiz .. yanımda getirdiğim hayallerim saçılacak buz gibi suya , dağılan saçlarım gibi .. bi bakıcaklar .. valizde bi tek ALF .. başka da bişey istemem zaten yanımda .. neyim var ki götüreyim daha yanımda .. sadece isterim pamuğumun yanına uzanıvereyim sol kolumun altında ALF..
"I like to think I'm stronger now
Victim of common sense
The truth is that I know I still
Confuse the past with the present tense"
diyo .. galiba bu oldu .. yaptığım hataların bedeli de bu sanırsam .. doğrusuyla yanlışıyla bu hayat benim .. herşeyi yaşayıp görücem .. kimseyi dinlemeyip burnumun doğrultusuna gidicem artisliğinin sonu kurulan ölüm hayalleri sanırım .. isterdim ki .. kabus olsun herbiri .. rüyalarıma uyanayım .. çok mu geç acaba artık mutlu sonlu hayaller kurmak .. ?
hala çalıyor yesterday's mistake .. ve ben farkediyorum .. aklımdan geçenlerin gürültüsü çıldırtıyo beni .. onları bastırmak için bişeyler lazımmış .. aynama yağmur yağıyo .. hissetmiyorum ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder