31 Aralık 2010 Cuma

Z raporu

..Hic ayrilamam derken
Kavusmak hayal oldu..


diyo .. zeki müren .. nasıl kadife bir ses .. nasıl bi huzur .. bu ses tonuyla küfür etse bana mesela zeki müren .. mest olurum .. hep küfretse keşke derim .. gözünün içine bakarım .. güzel bişey söylese.. oracıkta ölürüm .. mutlu ve huzurlu.. ne vahim ve mükemmel bi şarkı bir yılın son gününde dinlenecek ..

z raporumu yapıyorum kaç gündür kafamda .. ordan alıyorum .. oraya koyuyorum .. ya dolduramıyorum ya da bolbol taşırıyorum .. ve farkediyorum acı bi şekilde .. ya çok var bişeyler .. ya da hiç yok .. hiç ortası olmadığı gibi ohh da yok hayatımda .. ip cambazı gibi yaşamışım bi yıldır .. beni anlatmış turgut uyar şiirinde diyecek kadar hemde .. öyle bi benimsemişim .. ne sağa ne de sola gidebilmişim .. koca koca kararlar geçmiş aklımdan da cesaretim olmamış uygulayacak .. varlığın içinde yokluk, yokluğun içinde de varlık görmüşüm .. deliller gibi savaşmışım sonra .. cesur tonti gibi varolmayanı hayal etmiş , onun için ter dökmüşüm .. ha hala onun gibi kuramadım kendi ülkemi ama olsun .. "V" gibi inandıklarım uğruna çaba sarfetmişim .. ama soğuk savaşı sevememişim .. bi hareketlenme olsa en önde bayrak sallayacakken fazla sakinlikte şaşırmışım rotamı .. dengem bozulmuş .. bazen kendimi bile tanıyamaz olmuşum .. bastırdığım duygularım bana savaş açmış .. bana rağmen yüzeye çıkmış .. saklayamamışım ceplerime . ceplerim doluymuş zaten hayal kırıklıklarımı koymuşum orlara .. yere atmadığım çöpler gibi onlardan da geçememiş , uygun anı beklemişim vazgeçmek için ..

ağlayamamışım bile .. şööööyle doya doya .. dik durmuşum bi parça gururdan bi parça düşsem kaldıranım olmayacak diye . ama durmuşum marjinalinde yılın .. ayakta kalmayı becermişim ..

sevmişim .. sevilmişim sonra .. ağlamışım, sevdim diye .. pamuk kraliçemden ayrı düşmüşüm .. herşeye dayanılırmışta onun yokluğu dağıtırmış beni .. bunu da öğrendim ..

hayat değiştirmek düşündüğümden zormuş .. bunu da öğrendim .. hayatı basite indirgiyormuşum .. öyle dediler .. dediler ki 2 bilinmeyenli basit bi denklem değilmiş hayat .. değer verip çözülmezmiş ,, türevini alıp dibe vurmak lazımmış , sonra yavaş yavaş integrallerle büyümeli , yüzeye çıkmalıymış .. hem çok değişkeni varmış , hem de zormuş .. uykular kaçıran , ağlatan , güldüren, nefret ettirip kendine bağlayan bi sorunmuş var olmak .. öğrendim .. her birini yaşaya yaşaya öğrendim .. keşke deneyimsiz kalsaydım dedim .. annemin dizinin dibinde , babamın kanatları altında kalsaydım dedim ağlarken .. sonra sustum .. kendim istedim dedim .. yüklendim her bir hatamın sorumluluğunu .. sırtımda milyon sorumlulukla bir sonraki yılı bekler oldum .. bundan ne gördüm bilmiyorum .. o yüzden 2 yüzlülük geliyo yeni gelene umut bağlamak .. ama insanız ya hani .. beklentiler , iyi dilekler ve umutlar sonsuz .. istiyoruz ki güzel olsun herşey .. yoluna girsin ters giden herşey birden .. çektiğim sıkıntıların artık ulaştığı mutlu sona vakıf olayım .. olayım ki, olası gelecek sıkıntıları daha bi ayakta göğüsleyeyim .. hani sonsuz mutluluktan vazgeçtim ama en azından bi nanik yapsın iyilikler di mi?

neyse .. Z raporundan umut açlığına geçtim gene .. bi de new year list yapayım tam olsun .. yazınca bi şeyler daha bi gerçek olur gibi geliyo .. yazamıyorum bi çok şeyi korkuma .. ama hani .. belki bunları yazarım da gerçek oluverirler ..

* evet .. 1 yıldır yoğun bi şekilde istediğim , bıkmadan usanmadan istediğim .. elde edene kadar da yorulmadan savaşacağım .. iş istiyorum .. şöyle .. güzel, temiz biyerde .. güzel maaşlı , insani standartlarda .. zor ama bana uygun .. portakal rengi aurama , rakamlarıma uygun .. vallahi çalışırım eşek gibi .. yorulmam da bıkmam da ..

* huzur istiyorum .. sonra mutluluk .. alengirden uzak bi hayat .. istiyorum ki cappucinonun köpüğü kadar hafif olayım artık .. arınayım yüklerimden 2011de .. atlaya zıplaya yaşanacak bi hayat istiyorum ..

* sevdiklerimi istiyorum .. hep yanımda kalsınlar .. hep yakınımda olsunlar .. mesafe de olsa arada .. yüreklerinin bi parçasında hep beni ansınlar ..

* ev- iş koordinasyonu istiyorum .. 3 saatimi yolda heba etmek istemiyorum artık .. mantıklı bi saatte eve varmak , yemeğimi pişirip manyak gibi dizi falan izlemek istiyorum .. zaman istiyorum hayattan .. koşturmacadan arındığım .. hiçbişey düşünmeden kendimi dinleyebileceğim geniş zamanlar istiyorum ..

* daha çok sosyal aktivite istiyorum .. daha çok tiyatro ve sinema görmek .. henüz görmediğim sokak aralarında gezmek istiyorum şu şehirde .. denize ayaklarımı sallandırıp oturmak istiyorum ..

* sarhoş olup dağıtmak istiyorum sonra .. bağıra bağıra şarkı söylemek istiyorum herkesi uyandırsa da ..

* elle tutulur sonuçlar istiyorum .. karanlıkta körebe oynamak istemiyorum .. bişey olsun .. yolumu çizebileyim istiyorum ..

hepsini ve dahasını da istiyorum 2011 den .. utanmadan , sıkılmadan istiyorum.. istiyorum ki sihirli değneğiyle dokunsun pinokyoya dokunan mavi peri .. puff .. masalıma uyandırsın birden beni ..

ama yazıkki biliyorum ve bir türlü unutamıyorum .. sadece bi rakama bunca anlam yüklemenin acizlik olduğunu .. ve sadece bir rakamın bize bunca şey veremeyeceğini ..


iyi yıllar olsun cankuşlarım .. bütüüüüüüün dilekleriniz gerçek olsun .. tez elden .. göz açıp kapatmaya bile kalmadan hemde ..




29 Aralık 2010 Çarşamba

söyleyemediklerimi işitin lütfen ..

Bana aldanmayın!
Yüzüm bir maskedir,
Sizi aldatmasın.
Binlerce maskem var.
Çıkarmaya korktuğum.
Ve, hiç biri ben değilim...
Olmadığımı göstermek
İkinci doğam oldu.
'kendinden emin biri' dersiniz,
sanki güllük gülistanlık
benim için herşey...
adım güven belirtir.
Ve,
Oyunumun adı
Ağırbaşlılıktır.
İçimde ve dışımda denizler sakin,
Herşeyin kumandanı ben...
Fakat, inanmayın bana,
Lütfen! ..
Herşey dışta düzgün ve cilalı,
Hiç yıpranmayan, her zaman saklayan
O maske! ..
Altta ne güven, ne de rahatlık...
Altta,
Karışıklık, korku ve yalnızlık içinde bocalayan
Gerçek ben! ..
Ama saklarım bu gerçeği savunuculukla
Kimsenin bilmesini istemem
Zayıf taraflarımı düşündükçe,
Titrer ve sararırım...
Ve başkaları görürse iç dünyamı...
Gerçek beni ve yalnızlığımı!
İşte, maskelerimi onun için takarım...
Onun için, arkalarına saklanacak maskelerim var.
Onlar, gösterişle kullanabileceğim
Parlatılmış yüzlerim.
Bana,
'sen değerlisin' diyecek,
'maskesizken daha bir insansın'
'daha bir bendensin'
'daha yakın, daha bir dostsun'
diyecek bir bakışa
muhtacım...
benim yanıma sokulman kolay olmayacaktır! ..
uyarırım seni dost! ..
uzun yıllar kendini yetersiz hissetmiş ben,
sana kendini kolayca açmayacaktır...
bütün gücümle tutunacağım maskelerime
ne kadar sokulursan yakınıma
o denli şiddetli geri iteceğim seni...
kim olduğumu merak ediyor musun?
Hiç merak etme...
Ben çevrendeki
Her erkek ve kadınım...
Maske takan her insanım.


Doğan Cüceloğlu

28 Aralık 2010 Salı

hamiş..

bir ailenin çocuğuna yapacağı en büyük kötülük onun mühendis olmasına izin vermesiymiş .. nokta ..

okumayın siz .. bu bana sadece ..

Sana büyük bir sır söyleyeceğim,
Kapat kapıları.
Ölmek daha kolaydır sevmekten,
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam,
Sevgilim...

Luis Aragon

*******

Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
Ama atıldı yine de serüvenlere
Vakti olmadı acıların hesabını tutmaya
Durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı.


**********


İstersin ki varlığın unutulsun ve bitsin,
Bir kuru başına öl, izin de ölüp gitsin.

Will.Shakespeare


****



ya gördüm neyleyim ..
insanlar vardı duvarın içinde..
ya ben hep duvara konustum ,,
ya da duvar değil konuştuğum , içinde insanlar var
nedense beni anlasın istedim , içinde insan olan duvarlar
bilmiyorum ..
belki de ben gerçkten delirdim ..
onlar haklı belkide..
içinde diil duvarların insanlar..
sadece ..
arasındalar ..


*****


Choose life..Choose a job..Choose a career..Choose a family..Choose a fucking big television..Choose washing machines, cars, compact disc players and electrical tin openers..Choose good health, low cholesterol, and dental insurance..Choose fixed interest mortgage repayments..Choose a starter home..Choose your friends..Choose leisurewear and matching fabrics..Choose diy and wondering who the fuck you are on a sunday morning..Choose sitting on that couch watching mind-numbing, spirit crushing game shows, stuffing fucking junk food into your mouth.. Choose rotting away at the end of it all, pishing your last in a miserable home, nothing more than an embarrassment to the selfish, fucked up brats you spawned to replace yourself.. CHOOSE YOUR FUTURE..CHOOSE YOUR LIFE..


*****

27 Aralık 2010 Pazartesi

başağrısından otobiyografi

çok lirik bi tarifi hakeden bi başağrısı .. evet .. sol şakaktan girip .. omurilik soğanına baskı yaparak sağ şakaktan çıkamayan .. sürekli üstüne eklenen ama azalmayı istikrarlı bi şekilde reddeden .. ağrı kesicilere nanik yapıp , migreni anımsatan ve beni kendinden köşe bucak saklayan bi başağrısı .. ılık duş ve karanlık odanın hayallerimi süslemesine neden olan , hayattan istediğim herşeyi 2.plana itmeme neden olan bir baş ağrısı ..

ama yok .. bunu dile getiremem ben .. zira ifade çakram kapalı benim .. bi kuple ukalalıktan , bi kuple de insanlara inançsızlığımdan dillendirmem ben .. hem buz dağı gibiymişim .. göstermezmişim rengimi .. ve istermişim ki gösterdiklerim anlasın zaten kendimi zor ifade ettiğim .. anlamayanı affedemez silermişim .. pekte ciddi , pekte fenaymışım .. ama duygularımı bastırırmışım .. es kaza kırılırlar diye onları en ücradaki en gizli kutuya saklarmışım .. öfke en güçlüsüymüş, ondan hep onu salarmışım öncü kuvvet .. kırılmayı yediremez ona kardeş kızmayı kullanırmışım .. değer verirken kendimi unuturmuşum .. hııı dikkat etmeliymiş .. duygularımı daha da bastırıp ifade etmezsem ne çakram açılırmış , ne de beni iyi bi gelecek bekliyormuş .. gerekirse insanların yüzlerini tırnaklamalıymışım .. gerçi portakal rengi auram buna izin vermez .. zira sakin yapılı şeker kız candy tadında melaike gibi mutluluktan atlaya zıplaya gezen salak bi karakterim ben .. arada rahat batınca sarhoş olup ağlar , ertesi sabah gene bahçeme yağan bereket yağmuruyla yıkanırım ..

ah ben.. hala tüm hissiyatımı bütün kapalı çakralarıma rağmen dilim döndüğünce anlatma derdindeyim .. istiyorum ki anlasınlar .. niyeyse .. benim pansuman yapamadığım yaralarıma onlar baksınlar .. unutuyorum .. insanı ..

başım çatlıyo .. vursam sağa sola.. insanlar hırpalamadan ben acıtsam canımı.. geçer mi?

24 Aralık 2010 Cuma

yesterday's mistake

yesterday's mistake

kulağımda "yesterday's mistake" .. aklımda saçma bi ölüm isteği ..

hani biliyorum da cidden saçmaladığımı .. yollara vurasım , yatakların yorganların altına saklanasım , sabaha kadar , ölene kadar ağlayasım var .. kusana kadar içesim , bayılana kadar dönme dolaba binesim var ..

peki niye diye soruyorum .. milyonlarca tekrar ettiğim sözler ,, düşünceler gene dönüyo beynimde .. her yazıdan sonra bu son diyorum .. daha da kişisel yazmıycam .. daha genel yazıcam .. hem kime ne benim haleti ruhiyemden .. sonra bi küfür doğuyo içimde .. emreye .. yaz da kus içindekileri .. ağır gelir diğer türlü yaşamak demişti .. geliyo .. yazsam da geliyo artık .. daha çok yazıyorum .. daha ziyadesiyle saçmalayıp daha çok sinir oluyorum kendime .. hiç hatırlamıyorum ne zaman indim bulutlarımdan .. ne zaman bu kadar dibe battım .. hala uyandığım sabah güneşli olacak diye uyuyorum.. rüya görüyorum .. uyanıyorum sonra sisli sabahlarıma .. hergün bir diğerinin aynı günleri daha ne kadar selametle karşılarım bilmeden yükleniyorum günlük zırhımı .. aynen devam .. en ağır olanı da kabullenmişlik zırhım .. nasıl ağır geliyo .. göğsüm daralıyo zırhtan .. astım hastası gibiyim .. yavaş yavaş azalıyo hücrelerime giden oksijen .. yavaş yavaş ölüyorum .. son anlarımdaymışçasına .. geçiyo hayatım gözlerimin önünden .. yaptıklarım .. ve yapmak istediklerim .. hayali dahi gülümseten .. hayata bağlayan .. sudaki kurbağa gibi .. yavaş yavaş ısınıyo suyum .. ve ben aynı onun gibiyim .. kıpırdayamıyorum ..



hissediyo mudur acaba .. hissiyatsız belgeselciler hiç bişey anlamadan ölüyo diyolar ama .. mümkün mü çat diye ölüme sarılmak .. her gidenin ardından bak nası da bilmiş diye hissiyatlı yazılar , söylemler geçiyo her seferinde .. tabi bi kurbağanın yavaş yavaş kaynatılarak ölmesi duygusal bi durum barındırmıyo onlar için .. ölüm herkes için farklı algılanıyo .. ama ölüm değil mi nihayetinde? her birinde ana rahminden gelen toprağa karışmıyo mu ..





ben nasıl ölürüm acaba .. bakıyorum sürekli etrafa .. vitrinden gömlek beğenir gibi ölüm seçiyorum kendime dünyadan üstüme oturan .. şöyle şık olanından .. desinler ardımdan hissiyatlı dost sohbetlerinde .. tam ona yakışır bi ölüm filan .. hani mesela biyerden düşüp bağırsaklarım kaldırıma dağılmasın .. elit değil bi kere .. 15. yy da yaşasam yüzüğümün içindeki zehri bi yudum kırmızı şarapla içiverirdim .. sevdiğimin gözlerine bakarken .. ne havalı ölüm .. ne göz yaşı .. ne trajedi .. gerçi şimdide yaptım planımı .. beşiktaş kadıköy vapurunda; tam 2 yakanın ortasında atıvericem kendimi sulara .. valizim yanımda .. gidicem geldiğim gibi şu şehre .. minik valiz .. yanımda getirdiğim hayallerim saçılacak buz gibi suya , dağılan saçlarım gibi .. bi bakıcaklar .. valizde bi tek ALF .. başka da bişey istemem zaten yanımda .. neyim var ki götüreyim daha yanımda .. sadece isterim pamuğumun yanına uzanıvereyim sol kolumun altında ALF..

"I like to think I'm stronger now
Victim of common sense
The truth is that I know I still
Confuse the past with the present tense"


diyo .. galiba bu oldu .. yaptığım hataların bedeli de bu sanırsam .. doğrusuyla yanlışıyla bu hayat benim .. herşeyi yaşayıp görücem .. kimseyi dinlemeyip burnumun doğrultusuna gidicem artisliğinin sonu kurulan ölüm hayalleri sanırım .. isterdim ki .. kabus olsun herbiri .. rüyalarıma uyanayım .. çok mu geç acaba artık mutlu sonlu hayaller kurmak .. ?

hala çalıyor yesterday's mistake .. ve ben farkediyorum .. aklımdan geçenlerin gürültüsü çıldırtıyo beni .. onları bastırmak için bişeyler lazımmış .. aynama yağmur yağıyo .. hissetmiyorum ..

23 Aralık 2010 Perşembe

insan olmak adına yapıyorum, dahasını da yapabilirim


* iyi bir şey olacak mı? hayır dedim kendime. iyi şeyler birdendire olur. böyle bekletmez insanı. sürüncemede kalan heyecanlardan yalnızca kötü şeyler çıkar ya da hiçbir şey çıkmaz. oğuz atay

* herkes herkesi sevmesin, gerek yok. adam azaldı, sevgi elden gidiyor. “bana sen haklısın diyorlar, hayır hayır, ben çok haklıyım” bilen biliyor. bu yarışın dışında kalanlar, adamı sevgi, sevgiyi de adam ediyor.
özdemir asaf

* smoking: bad for body, good for soul.

* insan olmak adına yapıyorum, dahasını da yapabilirim.

* kendimizi özgür zannediyoruz oysaki sadece ipimizi biraz uzun bırakmışlar.
emrah serbes

* o kadar sikimde bile değilsin ki anlatamam

* deja vu’nun birde tam tersi vardır. buna jamais vu denir. sürekli aynı insanlarla konuşur, karşılaşır, aynı yerlere gidersiniz. her seferinde ilk defa olmuş gibi hissedersiniz. herkes her zaman yabancıdır. hiçbir şey tanıdık gelmez.

* "aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır, ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın...her iki yolda da, tek bir gercek olacak; canın çok ama çok acıyacak"
mevlana

* "henüz erken”ler ile “artık çok geç”ler arasındayım. doğru yerlerde yanlış zamanları yaşıyorum.biliyor musun aşk; sen bende durmuş bir saat gibisin, hep yanlış zamanları gösteren...

* give me something, anything and i will find a way to make it better. if not, i will appreciate its perfectness.

* belli ki tanrı yalnızca zar atmakla kalmıyor, ayrıca gözleri kapalı oynuyor ve ara sıra da zarları görülemiycek yerlere atıyor." stephen hawking

* karşı karşıya kaldığınız aşılması güç problemleri, mevcut düşünce yapınızla çözemezsiniz; çünkü bu problemler, mevcut düşünce yapınızın ürünüdürler." albert einstein

* katranı kaynatmakla olur mu şeker, cinsini siktiğim cinsine çeker.

* dürüstlük bir meziyet değil insanlığın en doğal vasfıdır

* herkes kendinde eksik olanı sever.
schopenhauer

* senin, "bir karakter olman, bir karakterin olduğu anlamına gelmez..."

* onların inandığı gibi inanmıyorum, onların yaşadığı gibi yaşamıyorum, onların sevdiği gibi sevmiyorum... onların öldüğü gibi öleceğim.

* yaşayacak bir niçini bulunan, hemem hemen tüm nasıllara dayanabilir

* aşk karşılıklı olmak zorunda değil sadece; "tamam, beni sevmesin; ama hiç kimse ona dokunmasın" diyebiliyorsan, aşk bu işte.
can dündar

17 Aralık 2010 Cuma

16 Aralık 2010 Perşembe

görürsün sen sarıyer belediyesi ..



sevgili sarıyer belediyesi ..


bugüne güzel uyandım .. çalıştım çabaladım gün boyu .. oda iyiydi .. 10 dakika erken çıktım işten eve 10 dakika erken gideyim de dinleneyim diye .. evde birsürü işim vardı dedim ki ah erken gider herbirini hallederim .. hani ben böyle düşündüm ya .. tabi bunların hepsi senin uygun adım çalıştığını düşünerek kurulan hayallerdi .. sorarım sana sevgili sarıyer belediyesi .. neden gerektiği gibi çalıştırmıyosun otobüs işletme departmanını .. ordaki hareket amirin halet i ruhiyesine göre mi değiştiriyo otobüs saatlerini .. ay bugün kimsenin çalışası yok diyip çıkmıyolar mı sefere? neden bi gün ki saatleri diğer güne uymuyo ha? sorarım sana ? neyin peşindesiniz öncelikle? bahçeköyden herkes bezip taşınınıca kocaman havuz yapıp içinde mi yüzeceksin ormana nazır sevgili sarıyer belediyesi? yada sana sinirlenip gidip araba alsam misal,, çıksam trafiğe .. vergisinden mi yoksa benzininden mi nemalanacaksın?


hani demek istediğim .. hani benimle beraber durakta bekleyen 30 insan (her durakta bu kadar olsa) ve senin 50 dakikada gönderdiğin tek otobüs .. gözüme giren sayısız şemsiye metali , üşümem ve ıslanmam .. üstüne yorgunluğum .. hadi benimkileri boşver zannediyo musun ki 2 yakan bi araya gelir sayın sarıyer belediyesi? (ki inanılmaz küfürler geçti dilimden .. sırf mağdur insan olayım diye işi deliliğe vurup bağıra çağıra şarkı söylemem içimden sana küfretmediğim anlamına gelmiyo .. )



ama verdim kararımı sevgili sarıyer belediyesi .. bi kar yağsın .. kapının önünde beslediğim köpeklerle kızak yapıcam kendime .. o kızakla gidip gelicem işe .. noel baba gibi gayet cool takılıcam .. arkama da yazıcam tek rakibimin sen olduğunu .. felç edicem trafiğini .. kal bakalım yollarda .. zaten çalışasın yok .. eziyet olsun sana .. hem noel babanın geçiş üstünlüğü var trafikte ..

olmadı o beslediğim köpekleri salıcam üstüne bütün otobüslerinin .. yesin tekerlerini .. ah sarıyer belediyesi .. hiiiçbişey demiyorum sana .. innnşallah bigün fordlarlar seni o 42m de .. inşallah sen de kalırsın derbentte şemsiyesiz .. savunmasız .. başka hiç bişey demem .. en büyük bedduayı aldın benden .. hadi bakalım .. gene yap artizliğini ..


not: sevgili özgem gülşanım ilham perim .. öperim gözlerinden..

15 Aralık 2010 Çarşamba

kadın ..


kadın o ..

yapamaz .. kadınlar araba süremez .. kadınlar mühendislik yapamaz.. hatta elinin hamuruyla sağa sola bulaşma .. kadınsın sen .. söz hakkın yok .. çocuk doğur sen!.. kıyafetine dikkat et .. namussun sen.. bacaklarını kırarım .. aklını alırım .. aptal! falan falan .. yo hayır bunlar 50 yıl öncesinin cahil düşünceleri değil .. kadınlarla aynı sıraları paylaşarak okuyan, üniversitede onlarla beraber deney yapan, hatta onlardan not alıpta geçtiği sınavlarla mezun olan eğitimli yobazların düşüncesi .. sanırım bu , barındırdıkları düşünceler kadar acı ..

öyle bi toplum ki bu .. ne tarafından bakarsan bak falso .. anaerkilden nasıl bir gaflet ve delaletle ataerkile geçiş yapmış hatırlamıyorum ama yılların öcü varmış sanırım üstlerinde senelerin muhalefet partisi iktidar olmuşçasına ezmişler kadınları .. fiziksel ve psikolojik olarak düşünmeden yok etmişler .. dayak cennetten çıkmadır diyip dövmüş, karnından sıpayı , sırtından sopayı diyip istenmeyen bir sürü çocuk yapmışlar .. bunlar yetmez gibi saçı uzun aklı kısa diye zerre önemsememişler o kadınları ..

diyorum ya kadının doğurduğu, kadını beğenmemiş .. öyle bi baskı oluşturmuşlar ki toplumda kadının giydiği , yediği içtiği , konuştuğu herşey hataymış .. kadın cinsel objeden öteye halen gidememiş 2010 yılında dahi ..

hala akılları ve namus anlayışları 2 bacağın arasında kalmış erkek kısmının .. yatayım kalkayım diye içlenen , skor peşine düşen adamlar açılmamış gonca ararmış .. namus bu kadarmış .. fatmagüle tecavüz edilmiş reyting rekor kırmış .. bihter behlülle yatmış reyting gene tavan .. kayıp giden bi ahlak anlayışımız var gözümüzün önünde ; ki bu erkelerden kaynaklanıyor yerden göğe kadar benim gözümde ..

hiçbir kadın aha tecavüz var diye bişeyi seyretmez .. ya da hiç bir kadın erkeksin işte bu kadarsın diye salak bi genelleme yapmaz.. sen elini sürme pis erkek demez .. yada doğan çocuğu erkek diye düşürmeye kalkmaz ; doğan çocuğunu canlı canlı toprağa gömmez .. hiç bir kadın saçma sapan yapabilitesi olmayan küfürleri ağzına dolamadığı gibi gibi erkekleri bakışlarıyla soymaz..

düşünüyorum ve hatta eminim ki kadınların özgür olduğu , rahat hareket edebildiği kıyafeti , elbisesi, eğitimi öğretimi ve yapamadığı şeyler yüzünden yargılanmadığı bir ülke olabilsek hem toplumsal hem de kişisel gelişimimizin önü açılır ..

rahat bırakın .. doğru olmadığını bildiğiniz halde yaptığınız salak genellemelerinizi kendinize saklayın , insanın asabını bozmayın .. hadi sakin olayım , efendiliğimi koruyayım diyorum ama biliyorsunuz ki en hain intikam planları kadınlardan çıkıyor .. doğurduğumuz gibi öldürmeyi de biliriz . yapmıyosakta korkumuzdan değil hanımlığımızdan ..


14 Aralık 2010 Salı

annesinin kuzusu


ey erkek güruhu.. bok mu var da bakıyosun yanından gelen geçen kadına kıza? senin karına kızına bakılsa namus bekçisi kesiliyosun da niye bakıyosun milletin karısına kızına? dünyadaki insanların %50 sinde olan götle memeye niye her seferinde ilk kez görmüş gibi , annesinden ilk defa beslenecek bebek gibi bakıyosun sen ?


eskişehirde de vardı, kabul , ama istanbulda daha bi çok var bu homosapiensler .. utanmadan sıkılmadan seni görüş mesafesi dahilinde kesebiliyolar , ve sıkılmıyolar .. hadi sus , eğ kafanı devam et diye tutuyoum kendimi ama artık sıkıldım sanırım .. durup kavga ediyorum .. hatun kişinin yapması gereken budur kanımca ..cinsel tacize susmak , utanmak , başını eğmek bizim gibi dar toplumlarda var zira ,, sessizliği hak bayram bilen onun ve bunun çocukları seyrisefasına devam etsin diye ..


ne acıdır ki bir kadının yetiştirdiği gene bir kadını rahatsız ediyor.. kadının rahminde can bulan , bi süre sonra geldiği yeri unutup insanların anasının üstünde uygulayabileceği fantazileri çekinmeden dile getiriyor .. kadınları iyi kötü diye sınıflandırırken kötü kadınla gezip tozup , iyi kadın arıyor soyadını vermeye .. ve unutuyor çoğu zaman herkesin anasının kuzusu olduğunu ..


ve bir erkek ne acıdır ki ilk aldığı eğitimin üstüne çıkamıyor .. okusa da, gezip görse de sabit düşünceler hep sabit kalıyor .. düşünemiyor örneğin sevgilisine süpriz yapmasının ne hoş olacağını .. yada göremiyor ondan beklentileri.. babası annesine neler yaptıysa ne bir fazla ne de eksik .. aynını yapıyor 2.nesil ilişkisine .. evinde duymadığı sevgi sözcüklerini o da tüketmiyor evinde .. verirken cimri , alırken zorlamacı ve yaşarken bencil oluyor.. ne kendi tam anlamıyla mutlu olabiliyor zira ana kuzusu , annesinden uzak heryer ona sıla .. ve annesi gibi kokmayan herkes ona yabancı .. ne de etrafındakni mutlu etmeyi beceriyor çünkü veremiyor bilmediğini .. görmediğini ..


ve bu her biri bir diğerinden farksız hikayede ne anne ne de oğluna bişey oluyor .. en yazık o ana kuzusunu sevip , sevildiğini sanan kıza oluyor .. ne anne engelini aşıpta sevebiliyor , ne de istediği kadar sevilebiliyor ..


13 Aralık 2010 Pazartesi

filmler falan ..

bakıyorum ..

öyle bakıyorum ekrana .. bi filmi seyretmekten fazlasını yapıyorum bakarkende .. kendimle bağdaştırıp gerçek olma ihtimalini sorguluyorum filmin .. bana çok yakın gelen uğraşlar içinde esas kız .. hayatı felakete doğru giderken birden yön değiştiriyo .. herşey püripak .. ne zamandır beklediğim filmi seyrettiğim için, mutlu bittiği için mutlu olacağım yere küfürler sıralıyorum tükürükler eşliğinde .. çok biliyosunuz sizz !.. diye başlayarak .. sonra öğreniyorum bütün seyirciler mutlu bitsin istiyolar filmlerin .. gerçek hayatı askıya aldıkları 2 saati mutlu noktalama derdindeler .. bi bana düşmüş gerçekliğini sorgulamak ..



hep böyleydim ben .. masallarda bile nası yani ya diye düşünüp sinir olurdum masal kahramanlarına .. misal rapunzelden nefret etmişimdir .. boğazına sahip olamayan bir kadının marul uğruna vazgeçtiği kevaşe kızıdır gözümde .. ha üstüme yapışan lanetli rapunzel bundan farklıdır .. şarkıdır o .. (niye açıklama gereği duyduysam .. sansanız çok üzülcem sanki)

neyse geri döneyim konuya .. yada dönmiyim darmadağın oldu .. toplayana kadar unuttum zaten diyeceğimi .. küfredecektim zaten .. direk o nağmeye bağlıyım ben .. küfürler .. tükürükler .. tükürüklü küfürler .. el hareketleri vs ..

film bitti sonra .. koca öğleden sonramı geçirdiğim mor koltuk daha güzel geldi gözüme .. düşündüm ki ben bütün hayatımı burda geçirebilirim .. istedim ki .. geçireyim .. yemeğimi yiyip , televizyonumu seğredip , ayak ucumdaki kitabı okuyabilir ; uykum gelince de uyuyabilirdim üstünde .. hem hayat zarar veremez , hem ben kimseyi görmemiş olurdum ..



istedim ki sıdıka olayım .. oturduğum yerden dünyanın ehemmiyetsiz şeylerine kafa patlatayım .. kendi çıkarımlarımla içimde çığır açayım .. cam gülü olayım mor koltuğumun üstünde .. koltukla gideyim her yere..

üstümdeki baskıyı düşünüyorum .. daha bi daralıyorum .. nefes alamıyorum .. biliyorum ki çıkış yolu var .. ama istiyorum ki çıksın artık karşıma . mevlana diyor ki ..

"Kötü bir döneme girdiğinde ve herşey sana karşı gibi göründüğünde,
bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde sakın pes etme,
çünkü işte orası gidişatın değişeceği yer ve zamandır...."

pes etmiyorum .. ve savaşıyorum herşeye rağmen .. ama istiyorum ki minik bi mükafatı olsun 10 aylık koşturmanın .. ve korkuyla bekliyorum daha ne kadar herşey bana karşı olacak?

hala sakinliği elimden bırakmadan çok havalı bi huşu içinde diyorum ki ..

"Her yağmur damlası bir yeşil yaratmak içindir.Sanmasınlar yıkıldık,sanmasınlar çöktük.Bir başka bahar için sadece yaprak döktük."

ama çok korkuyorum lan .. 3 ay sonrasını görmüyorum ya .. valla çok korkuyorum


not: sıdıka gözümde rapunzelden daha değerlidir .. daha gerçek ve harbidir .. ikiside cam kenarında oturup, aynı gökyüzüne bakıp bambaşka şeyler görürler .. rapunzel şatoya kimi atsam diye bakarken sıdıka anlamını çözme derdindedir hayatın ve olanların ..

9 Aralık 2010 Perşembe

özledim

hala kıskanıyorum seni ..

hala laf söyletmiyorum; ne iyi.. ne kötü .. hala eritiyosun içimi ve hala sindiremiyorum gidişini .. hani bağırıyodun gidiyorum ben diye , hani senden sonrasını soruyodun .. iyi kal diyodun bana .. hani ben öyle bişey olmıycak diye sana kızıp sarılıyodum .. sanki kendimi de kandırmaya çalışıyodum seninle .. göz göre göre gördüğümüzü yalanlıyodum .. çok seviyodun çünkü .. hani mümkünatı yoktu öyle çat diye gidişinin ..

ama gittin ..

sessiz sedasız .. bi haber bile vermeden .. hoşçakal bile demeden .. sonra ben ağladım .. çok hemde .. günlerce gecelerce ağladım .. insanlar bana üzüldü , ben sana ağladım .. herkes unuttu .. ben sessiz sessiz gene ağladım ..

sonra özledim seni .. çok özledim .. o kadr özledim ki .. 2 kelime etmeyi .. sana sarılmayı .. koynunda uyumayı .. ellerini tutup uzun uzun öyle bakışmayı .. sıcaklığını .. dedikodu yapmayı sonra seninle .. bazen anlar gibi yapmayı .. bambaşka yerlere bakıp aynı şeyleri görmeyi .. bana kitaplar okumanı .. şarkılar söylemeni .. ben uyurken başucumda oturmanı .. saçlarımı okşamanı .. saçlarını taramayı ..


hani karşıma çıkmazsın da rüyama girsen keşke .. sarılsam sana .. öpsem , koklasam seni .. doyamam ama hasretimi gidersem keşke ..


her seferinde koşa koşa mezarına gitmek çok gücüme gidiyo pamuğum .. ellerin yerine toprağını avucuma almak , deniz gözlerin yerine o soğuk taşa bakmak çok gücüme gidiyo .. rengarenk yapsam da o mezarı .. allı morlu ipler de bağlasam senin kadar ısınmıyo o soğuk mezar ..



özledim seni .. dünyalar kadar .. nolur gel ..






çarpıntı

pucca bir yazmış .. bir yazmış .. hani anca böyle ifade edilirdi ..
ağzına sağlık olsun derken utanmadan çarpıyorum yazıyı gözümün önünde dursun diye ..


8 Aralık 2010 Çarşamba

oldum


olamadım ..

bir bette davis, bir marilyn monroe bir meryl streep ..

şöööyle mağrur bi bakışım olmadı .. bi inci küpeli kız olamadım .. ağlarken damla damla süzülmedi yaşlarım .. 2 damla yaş döksem yüzü şişen, burnu kızaran pöykür pöykür sümük üreten bi insan oldum hayatta .. sarhoş olunca ayh başım dönüyo diye nağme yapandan çok koy götüne he he heeeyt diyen alkolle saçmalayabilen oldum .. minik gülüp, edepli şaşırandan ziyade ; 32 dişini net gösterip 20 kişiye gülüşünü duyuran ayarsız ,, şaşırmasını bile bilmeyen oldum .. yapılan süprizleri hiç üstüme bile alınmazken büyük bi süprizde öylece bakakalan oldum .. kendi kendine üzülüp kararlarını bi başına alan yerine "ben bugün parmağımı kestim" i 20 kişiye söyleyen dilini tutamaz oldum .. çok acıyo canım , ah çok hastayım öhö öhö diyen yerine , yeak yaaa bişi olmaz diyen oldum ..

"söz gümüşse sükut altındır" da hep gümüşü sever oldum.. fön insanı yerine topla çık yaaa diyen oldum ..

bi The Big C yerine hep Ally Mcbeal oldum .. sağa sola sataşıp , kavgaya her daim hazır .. lafının arasına girilmesin diye hızlı hızlı konuşup insanı mal eden oldum havalı havalı lafları ağzında geveleyip konuşan yerine ..

senin derdini diğerlerinden önemli yapan nedir'e çünkü onlar benim diyecek kadar edepsiz oldum ..

tam takım elbise , pür makyaj yerine pijama insanı oldum .. carpe diem yerine kendine günü zehir eden zira ertesi günün geleceğini kanıksayan oldum .. sonra garantici oldum .. hiçbişeyden huzur bulmayan , huysuz aksi bişey oldum .. isterdim ki bir marilyn olayım ama ben ola ola en iyi ihtimalle bediş oldum ..


7 Aralık 2010 Salı

balık

.. ve hayat herşeye rağmen güzel ..



Not: Saolsun Caner Cevher ..

5 Aralık 2010 Pazar

yaşamak istemem artık ..

gercekten cok fazla şey istemedim senden hiçbir zaman .. sadece "kendim" olabilecek fırsatlar .. her seferinde beni benden o kadar uzaklaştırdın ki .. şimdi aynadaki aksim bana yabancı .. ne beni ben yapan yerde yaşıyorum , ne beni ben yapan insanlarla beraberim .. ne ben kendimi tanıyorum artık .. o kadar huzursuzum ki bu durumdan .. bi o kadar da aciz .. evet çıkış yolları koyuyosun karşıma .. etikliği öğretip, doğruyu yanlışı öğretip, içime bir ego sokup, bir de iş aşkı verip .. sonra diyosun : bak sana çıkış yolu .. saol .. sıkıldım denenmekten .. sıkıldım sabretmekten .. sıkıldım kırılmaktan .. nolur yapma artık .. nolur beni daha fazla deneme .. nolur yıpratma beni .. nolur .. bi güzellik çıkarıp elimden alma artık .. nolur bana ters düşecek çıkış yolları sunma bana .. nolur bi kere gül .. bi kere ..

biterken yavuz çetin çalıyo ..

4 Aralık 2010 Cumartesi

lanetli rapunzel


Şaraptan çarparak kendime isim edindiğim Lanetli Rapunzel'in laneti olduğunu düşünmemiştim başta .. o anki haleti ruhiyeme ziyadesiyle uyan, alelade bi şarkıydı nihayetinde .. dinlemeyenler için buyrunuz demek isterdim ama internette bulamıyorum bile şarkıyı .. o derece ..

sonra bişeyler ters gitmeye başladı ama illaki aklıma gelmedi ona yormak .. ta ki da ismime yazı ithaf edilene kadar .. çiçekli böcekli oyh hayat süper tadında bir yazı değil de yalnızlıkla ilgili yazı olunca bi kıllandım ismimden .. bi gugıla sordum .. çok fena şeyler sundu önüme ..
bakın :

Mrs Lovett demiş ki, hani ben yazsam , bu kadar yazardım sanırım .. acaip uyuz olduğum bize inandırılan , gelecek diye adlandırılan ama hayallerden öteye gidemeyen masalları .. hayal tacirleri beşiğimizde çökmüş üstümüze .. hayatın her yerinde çıkmış karşımıza da bilememişiz biz .. yeri gelmiş ana baba , yeri gelmiş öğretmen olmuşlar .. önümüze ardını göremediğimiz engeller koymuş, bunları geçersen vadedilmiş yeşil vadi var demişler .. bütün engeller geçilmiş ama ne vadi yeşilmiş .. ne de bize vaadedilmiş ..

sonra bir de şiir yazmışlar lanetimin üstüne ..


gel de güzel başla güne ..






Not: o değil de ismime ilk defa yazı ithaf edildi .. çok gurur duydum lan ..

tell me quando quando quandooooo

Bir ruya gordum..

Yillardir kurdugum hayallerin birebir gercek hali.. Hani kurdugumdan gercek, gercekten de gercek..

Bi pastane, duvarlar kabartma krem rengi duvar kagidi .. Icerde 3 4 masa ,, oyma isciligi ,, onlarda krem,, herseyi temize cekiyom sanki burda , bembeyaz, isil isil ..arkada fon muziklerimiz,, travis, coldplay, michael buble ,, Minik bi tezgah,, ustunde cesit cesit pastalar, kurabiyeler .. Belli annemin tarifleri .. Hepsi rengarenk kaplarin icinde,, koca koca tabaklarim var ustunde kocaman cicekler olan , onlarla yapiyorum serivisi .. Zira gecerkn kahvaltilik almaya degil oturup sohbet etmeye geliyolar bana .. Onlar dinleniyo, ben misafircilik oynuyorum ustumde kocaman bi onluk, basimda koca cicekli bi bant.. Icersi bi garip kokuyo,, kokusu disari tasmis sicak kurabiyeyle taze demlenmis bergamot cayi karismis 1 1ine,, gelen pelit vardi diyo, bide siz oldunuz,, ismine kayiyo gozum posetlerden , titem's ,, pembeden maviye gecilirken yazida saginda solunda minicik kelebekler var rengarenk..


Gun icinde arkadaslarm ugruyo , 'bi bakmaya' geldik diolar ,, niyeyse hep oglen oluyo .. Ac misin diye sormuyorum , her gun yeni bi tarif deniyorum, onlarn gelmesine hazirlanmis, koyuyorm onlerine , bak bi bakiiim .. Ne var icinde bilin hadi,, peki nasil olmus? Himm .. Dur yarin sabah yapim ozaman bn bunu , bazen sadece cay icmeye gelenler oluyo.. Koca bi bardak cay ikram ediyorum.. Yaninda minik kurabiyelerimle,,


Yanimda tabiki hayaldasim.. O okula gidip geliyo gun icinde,, beslenme koyuyorum yanina, cocuklarina da dagit diye koca paketle gonderiyorum.. Ay digdoooos diyo, cok hoslasiyom ben bunlardan,, yi bebeeem diyorum, ben hep yaparim..


Aksam ustu ortaligi toparlayip arka bahcede , minik selalenin yaninda birer kadeh tokusturuyoruz,, bugunde bitti be kanka diyo , neler bitmedi ki bee he he heeey diyorum. Gecmisi 2 yad edip neler olmus be rutini geciyo her aksamki gibi ,, omzundaki pembe sala bakiyo .. Bunda bile reklam yapiyosun diye guluyo ,, oyle cicim diyorum.. 2 masa ortusu vereyim de okuldaki masalara ort ,, hadi diyorum kalk gidelim , yoruldum..


Yesil vosvosumuza biniyoruz, denizin kenarindan yavas yavas eve suzuluyoruz,, arkada fon muzigimiz,, michael buble soyluyo gene ,,

"Tell me when will you be mine
Tell me quando quando quando"

3 Aralık 2010 Cuma

ağaç


ölesim tuttu ..

kaç gündür kaç beyni kemirdim bu lafla .. ölesim tuttu! diorum ama deliler gibi korkuyorum ben ölümden .. mezarlığa girince ağlamaya başlayan bi insan için o mezarlardan birine girip yatmak çok akla yatkın gelmiyo aslında ..

istiyorum ki yok olayım .. toz olayım .. hiç olmamış gibi olayım şu topraklar üzerinde .. 1000 yıl önce küllerim savrulmuş olsun boğazın en güzel köşesinden .. balıklar bile unutsun adımı .. ben , unutayım beni .. ne adım kalsın .. ne de sanım .. geldiğim gibi gideyim sessiz ve sedasız ..

aslında ölmek değil istediğim .. mekan değiştirmek .. kök salamayan ruhum gene göçmek istiyo .. dar geliyo diye açıldığım avrupadan, özledim diye geri dönen ben , tekrar nefes alamıyorum diyip kaçtığı yerde huzur bulamıyo artık .. istiyorum ki .. yepyeni hikayeler yazayım .. hiç adım atmadığım yerleri arşınlıyım .. sadece gideyim ..

herkes ne hali varsa görsün , ama ben yok! olabileyim ..


aslında ne acı .. salamadığım köklerimi tek bir kürek darbesiyle söküp alıyorum taze konumlandığı topraktan .. ve uygun bir coğrafya arıyorum tekrar köklerini salamayacağı .. tutsun diye dibine can suyu diye neden geldim ben pişmanlığı gözyaşı vereceğim bol bol başlarda .. sonra alışıyorum gülümsemesi aydınlatacak herbir yaprağını .. ve yeşerecek tekrar ,, ve son olarak kökleri sağlam olmasın diye hırpalıycam onu .. sağına soluna vurucam bol bol .. ki tekrar hadi dediğimde hazır olabilsin ..

aynada kendime yapamadığım her şeyi ona yapıcam .. ve sonunda dayanamayıp bana, ölecek .. gidecek tek köy orası kalacak zira ..

2 Aralık 2010 Perşembe

öğren evladım ..

lan oğlum .. akıllı olun ..

saçma sapan tercihler yapmayın .. hayatta dik durun .. insanların sizi ne olursa olsun yönlendirmesine izin vermeyin .. iyi veya kötü .. kendi hayatınızı yaşayın ama .. ne istediğinize karar verdiğinizi sanıyosunuz ya hani .. ha , ona sakkın inanmayın .. dikkat edin 2 tane k .. çok sakının yani ; o bağlamda .. benim mutluluğum ahanda bunda falan demeyin hiç bişeye .. hiçbirşey mutluluğun kaynağı değil çünkü .. anca vesilesi .. eşeğe tüm sermayenizi yüklemeyin .. kadersiz olursunuz .. eşek uyuz çıkar , yolda ölür kalır , varlığınızın anlamını kaybedersiniz mazallah .. hani şanssız bi bedevi vardı ya masallarda ..kutup ayısının yakını .. ha işte ona inanın ve tek duanız olsun .. beni bedevi etme .. bolluğun içinde yokluk, vaatlerin içinde çaresiz koyma .. hayatınızın rengini kaybetmesine izin vermeyin .. parayı harcamak için kazandığınızı unutmayın .. mutluluk amaçlı yaptıklarınız sizi mutsuz ettiğinde bunu farkedin ve dur diyebilin .. insanlara güvenmeyin öyle çok .. bugün olanın yarın gideceğini kanıksayın .. ve yazıkki insanların sadece iyi olduğunuzda iyi olduğunu .. hayat adil değil .. ve hiçbir zaman da olmadı .. unutmayın .. adalet istemenin ne kadar yanlış olduğunu kavrayıp nefesinizi de zihninizi de boş yere tüketmeyin ..

yanlış yolda karşınıza doğru insan çıkarsa eğer nasılsa yol yanlış diye harcamayın o insanı .. çok evrensel bir çıkarımla belki o yanlış yola sırf doğru insanları görmek için girmişsinizdir .. yada bu bir teşbihi beliğdir .. emin değilim .. ama hayat bu kadar kötü olmasın istedim .. tadı kötü olsa bile güzel bir sosu olsun üstünde stedim ..

ve son olarak .. hayat artık güzel olmayacak .. daha güzelini getirmeyecek gelen günler .. şansın varsa kötüye gitmez ama iyisini asla bekleme .. ve bir güzellik varsa kork .. illaki onu gölgeleyecek kötü gelecektir çok yakın bir zamanda ..

bunları kim mi söylüyor? insanlara kızıp, eşeğim var diye yola çıkıp , güzel günlere inanan bedevi ..

ölürsem vasiyetim olsun bu .. okuyup okuyup ah ölümünü hissetmiş aneeeeeeem diye ağlayın .. yok lan manyak mısınız .. deva edin hayatınıza ,, zaten gayet boktan bide ben öldüm diye çıkmaza sokmayın hayatınızı .. ha bide organlarımı dağıtın fakir fukaraya .. boşaltın içimi .. dirim benim bi işime yaramadı .. ölüm insanlığa hizmet etsin ..

27 Kasım 2010 Cumartesi

yediğimin lideri


bugün bişey daha öğrendim salak blog ..
yanlış anlama tepkim sana değil .. direk soyadıma ..

yga diye bir olgu var .. lider yetiştiriyorlar (mış) .. hayallerini yüksek tut .. aman bize başvur 2000 kişinin arasına gir, konferansı yerinde izleme şansı bul .. hani ben hala idealistim ya .. iş dahi bulamayan ben lider olucam .. yazıyorum , çiziyorum kafamda .. ah.. evvet sayın bayanlar ve baylar diyorum .. koca topuklarımın üstünde .. ben sizin gibiyken nasıl da sıkıntı çekmiş idim .. yılmadım , çalıştım .. ünlü düşünür bilmem kimin dediği gibi diye başlayıp ukalalığın tavanına vurup aynı bohemlikle devam ediyorum konuşmama .. bu şirketi ben kurtardım ,, küçük dağları da ben yarattım .. ilahım laaaağn diyip devam ediyorum .. hepsi hayranlıkla bakıyorlar .. diyolar ki içlerinden , bu fındık kurdu gibi hatun bunca sıkıntıdan yılmadıysa , madem ki buraya geldiyse .. yılmayalım lan .. güneşli günler geliyo demekki .. işte bu da kanıtı .. sonra bütün gençler gaza gelip ayşecik filmindeki gibi hayat bayram olsaaaaa diye bağrınıp halay çekmeye başlıyorlar ..


ve şimdi gerçeğe dönelim ..
hayallerini yaz dediler .. en uçuk hayallerimin en yere basanlarını yazdım onlara .. tüm açık yürekliliğimle hemde .. hani liderin geniş hayal günü olması gerekiyordu .. piçler! sırf onlara aslansınız, kaplansınız, idolümsünüz demedim diye bana internet adreslerini gönderiyolar .. sen anca burdan lider olursun .. başvuranlardan bi bok olmayacak diğer 30bin kişiyle al canlı canlı burdan izle diye .. o da nasıl pis bişeyse.. ulan microsoftun bilmemkimini çıkarıyorsun konuşma yapsın diye internet siten açılmıyo ! (bu da madalyonun yaldızlı olmayan yüzü)


bilmemkim .. şurda okudu .. burda MBA yaptı .. buranın genel müdürü .. eskiden buralar heeeep dutluktu .. arıları yönetirdi düzgün bal yapsınlar diye barzo ..

aferim ona! komşularına hamili yakinimdir kartı dağıtıyodur .. bi de bunun diğer tarafını söyleyin hadi .. babasının çok parası vardı .. okumayacam ben tornacı olucam dedikçe özel dersler verdirdik inanırsan hemşiire diyodur annesi .. pek zenginiz söööylemesi ayıp.. saçacak yer bulamayınca bunu öyle okutuverdik .. MBA yi 8 yılda bitirdi karıya kıza giderken .. demiyolar tabi bunu .. genel müdür oldu .. o ohohohooo ! babasının şirketinde ..

bana bunlarla gelmeyin lan .. baba parasıyla okumuş, yaşamış, onun şirketinde genel müdür olmuş .. ordan amca teyze torpiliyle sağa sola geçmiş adamlar veremez bana hayat dersini ..

hem kaç kişi var ha? çok zor okudum .. çalıştım, didindim, yılmadım , ağladım zırladım ama hakettim diyebilen? buna izin veren bi toplumda , iyi yürekli , şans tanıyan insanların içinde değiliz yazıkki ..

al işte .. 9 aydır başvurmadığım ilan , istanbulda gitmediğim semt kalmadı .. onca salak şeye tahammül ediyorum .. göğüs geriyorum .. ee noluyo? hikayem daha bitmedi .. bi gün liderin feriştahı olduğumda ve o salak YGA beni çağırdığında gitmiycem o akbabaların arasına .. sağlam altyapılı bi site yapcam .. isteyen otursun dinlesin ordan 1001 gece masallarımı ..


yazıya başlarken çok içlenmiştim benden lider olmaz mı lan .. niye çağırmadı bunlar beni diye .. şimdi farkettim .. iyi ki gitmemişim .. o, içi doldurma, sizin arzuladığınız hayatı yaşıyoruz laaaagn ,, istersen olur .. inan , çalış yeter diye tatava yapıp hayalleri çalanların ortamına .. pot dururmuşum zaten ..


malum akbaba çok havalı, iricene, güçlü bi kuştur ama leş yer .. biz 2 dil bilen 2 üniversite bitirmiş ama hala sap olacak balta arayan bülbül olalım .. böylesi daha iyi ..

25 Kasım 2010 Perşembe

various artist



Gecen gun sut banyomda buzlu badem yiyip bulent ersoy edasiyla kiritir, kendi kendime hey yavrum dassin be falan derken, bi taraftan gene idolümu taklit edip bakir tasla allah allahhh edalariyla omuzlarima, omuzlarima sut dokerken ne dustu aklima biliyo musunuz a cicisler?..

Bi sarki listesine attigin 500 civari sarkidan sacma olan 50 tanesinin inatla tekrar tekrar calma olasiligi nedir?

(Hayir, salak! olasilik problemi degil bu, kullanamasam da bi muhendislik egitimim var benim, integralini alip cozerim aklin durur.. Ama olay o degil bende bu kadr lanet degilim.. )

Neyse, ne diyodum .. himm sut banyom..

Hayir ellerimde bal kürü var,surmek istemedim supersonik muzik calar kumandama elimi , kizlara soylesem degistirin diye; palmiye yapraklariyla yelliyolar , bademler uzumler falan , elleri dolu yani.. her ne kadar efendileri kivaminda olsam da benimde kalbim var ayol yormak istemedim kizanlari ,,oturdum guzel sarki kacinci olucak diye bekledim.. bekledim .. Teker teker saydim; arka arkaya 8 salak sarkidan sonra sevdigim bisey cikti ..

Peki o ne ? I walk alone I walk aloooone diye yirtinan greenday ..anliycaginiz hic sut sarkisi degil,, Vallahi butun yaktigim tutsulerin sakinlestirici etkisi , onca ugras ciktigim nirvana, ılık, arada agzimla selale yaptigim sut banyosu.. Yeminle darmadagin oldum ,, bi dahaya dede efendiyi falan cagiricam ben banyo yaparken huşuu doldursn icime , olmuyo ayol boyle..

ha bide sey var,, niye su salak sarkilari koyuosun di mi? Iste onuda dusundum mal miyim ben acaba diye .. O degil de kendine dinleme listesi hazırlayan insanlarin o anki ruh hali ciddi ve kontrollu deneyler esliginde incelenmeli ,, olm belki dunyanin sirri burda, cok tesekkur edersiniz soora egonun alt katina indik, aslansın kaplansın diye, nanik yaparim o vakit size ben biliyodum oooluuum havasında yukardan göz süzüp,,

Neyse sutum soguyo , bademler isiniyo ..



Ciao cicis


Not: Rüyamda Bülent Ersoyun şu şekilde görmekten çok tırsıyoum ..

ayrılık .. ayrılık .. amaaaaaaağn ayrılık ..

Araştırma!

buyrun gençler .. işte ayrılık araştırması , yüzdeleri , yarebbim çok dikkatli olmalı vallahi çok tehlikeli zaman'ları ..

Seren Serengil ablamızın da deyimiyle .. adam ayrılırken tanınırmış falan falan ..





bu blogdaki fotoğrafın ardından çok gergin ve geleceğim açısından endişeliyim .. Tanrım sen beni bi seren serengilin bi de kibariyenin annesinin şerrinden koru .. dinimiz .. amin ..

18 Kasım 2010 Perşembe

fisher king ..

ne güvende hissetmek, ne aile sıcaklığı , ne dostlar ne yoldaşlar ..

kafam eskisinden daha karışık .. her zamankinden çok istiyorum yatağımın altında hayattan saklanmayı .. her zamankinden çok istiyorum kendimden geçersesine ağlamayı .. içimin boşalmasını .. bomboş olmasını .. hayatımda yepyeni , pırıl pırıl bi başlangıcı ..

izlediğim filmden tek cümle aklımda ..

"Did you lose your mind all at once, or was it a slow, gradual process?"

cevabının "at once" olmasını o kadar çok istiyorum ki ..

15 Kasım 2010 Pazartesi

zümrüt-ü anka

hep oyunbozandım ben ..

ebe olduğunda oynamıycam ben diye kenara oturan , top benim kuralları ben koyarım diye mızlanan ve lafını sözünü söyleyip hıh! diye arkasını dönüp tribin tiradını yazan çocuktum ben ..

sırf huzursuzluk çıkmasın diye sineye çekilen , alttan alınan , yeri geldi mi fasülyeden olandım ..

annesinin pamuklara sardığı , babasının arkasında bi kaşık daha yesin diye türlü şaklabanlık yaptığı pamuk prenses , kuğu olmaya hazırlanan çirkin ördek yavrusuydum ben ..

sevilen arkadaş, beğenilen , gıpte edilen öğrenci , özlenen sevgiliydim sonra .. cam fanuslarda muhafaza edilen , narin, nazik tek olandım ben ..


sonra ..

büyüdüm ..

ne beğenmediğim oyunu bozabildim , ne mutsuzluğumda ardımı dönüp gidebildim , ne attığım tiradlar , ne çığlıklarım duyuldu .. ne de bi mendil veren oldu döktüğüm gözyaşlarını kurulamaya .. ne insanlığım, ne iyiliğim ne de iyi duygularım takdir edildi bi daha ..

cam fanusumu çekiçlerle kırdılar , prensesin makyajı aktı ardından .. saat 12 yi geçti diyerek küllerin arasına attı beni hayat ..

şimdiyse elime saçma bi umut tutuşturdu .. buruş buruş .. eciş bücüş ..

diyor ki ..

"Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...

Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerine kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.

Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.

Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.

Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;

Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyler yüzünden kafese kapatılırmış);

Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;

Baykuş yıkıntılarını özlemiş,

Balıkçıl kuşu bataklığını.

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.

Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi “şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi “yok oluş” ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş… Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.

Simurg’un yuvasını bulunca öğrenmişler ki;

“SIMURG ANKA – Otuz Kuş” demekmiş.

Onların hepsi Simurg’muş. Her biri de Simurg’muş.

Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır… "

şaşkınlıkla seğrediyorum hayatın bana yakıştırdığı rol modeli .. sahnedeki beni seyirci koltuğundan hayretle seğrediyorum .. bazen ağlayıp bazen ağzımı kocaman açıp gülüyorum .. ve geçiriyorum içimden .. incecik bi düşünce .. bunun ardında sadece "yok oluş" var.. "kötü"ye alıştıktan sonra "daha kötü" ne kadar can yakabilir ki?

değil mi ki küllerinden doğmuş zümrüt-ü anka .. ben neden doğmayayım .. hem bi sonraki sahnemde daha fazla tiradım ve daha fazla gülümsediğim an var ..

14 Kasım 2010 Pazar

kamuoyuna duyurdum

çok fena şeyler yazasım var .. zira biliyorum yazmadan atamayacağım içimden .. anlatmak kar etmeyeceği gibi yazık ki bi konuşmacı olarakta pek iyi değilim .. ama insanların hayatımdan fikri olmasını sevmezken şurda bütün açıklığıyla haleti ruhiyemi afişe etmek te abesle iştigal oluyor zihnimin minik odacıklarında ..

istiyorum ki kimsenin beni tanımadığı minicik biyere gideyim .. ada mı ? hımm .. olur .. ıssız olsa daha bi şukela olur .. hımm .. yanıma mı ne alırım .. vallahi hiç bişey almam.. hatta anısı sızısı hatırası en ufak bi anımsatması olmasın diye kıyafet bile almam.. üryan geldim .. yine üryan giderim .. diyodu ya manga .. öyle .. denizden karaya vursam mesela bi sabah .. hafızam resetlenmiş .. cüzdan kimlik hak getire ..

ne hoş olurdu di mi? herşeyi 0dan öğrensem .. hayat 25 yıl sonra yeniden başlasa bütün heyecanı ve merakıyla ..

yok hayır .. ne korkak ne de sorumluluk sevmezim .. sadece istiyorum ki .. insanlar benden benim kadar şey beklesin .. göründüğü kadarı altında da vardır diyip farazi bir buz dağı yaratmasınlar benden .. göründüğüm kadarım zira ..

yormayın beni daha fazla .. terazimin dengelerini tutturamıyorum ben henüz , kuşun minik tüyü dahi yeterken darmadağın etmeye bütün dengelerimi , bana hareket çekip pis pis gülüp ardından da bütün ağırlığınızı koymayın hayatıma .. hatta sittirin gidin lan .. dağılın .. adam olun ..

saygılar ..

8 Kasım 2010 Pazartesi

olmaya devlet cihanda bir kuple küfür gibi ..

ağız dolusu küfredesim var ..

böyle köpükler saçılırken sağa sola beynimin düşüncesinden dahi orgazm olacağı küfürlerle bezenmiş bir tirat istiyorum sana karşı hayat ..

dilimin üstü kamaşsın .. boğazımda hıçkırık gibi duran küfürler daha fazla engellenemeyip kendi kendinin fişekleyicisi olsun ,, gün yüzüne çıkmamış küfürler dilimden süzülsün dışarı istiyorum .. tüm hakedenlere , saygıdan, sevgiden veya salaklığımdan karşısında sus pus olduklarımın yüzüne tokat gibi vurup kalsın istiyorum ..

sanırım tatile cidden ihtiyacım var .. kendimi komple kapatıp 9 gün sonra güncellenmiş, hızlanmış ve hafiflemiş olarak açmak istiyorum .. zira resette fayda sağlamayacak ..

bayram

meraba dedim .. merabaaa dedi hoşgeldin .. el salladı bide ..

kimim ben dedim .. baktı .. baktı .. bomboş baktı .. bilemedim ben seni dedi .. çocuk gibi mahçup .. tuttum ellerinden .. baktım gözlerine .. öptüm sonra .. ben geldim .. hani soruyomuşsun ya beni .. ne zaman gelcek diye .. hani herkesi ben sanıyomuşsun ya .. seni ben büyüttüm diyip bide anılarımızı bıkıp usanmadan , an be an yok olan hafızana inat anlatıyomuşsun .. çağırdın da geldim bak .. torununum ben .. diğdem ..

değişmedi bakışları .. benim dolan gözlerime boş boş baktı , hoşgeldin dedi .. baktı .. gene baktı .. öptüm .. üstünü örttüm , uyudu .. baş ucunda dua ettim .. Allahım nolur uyansın diye.. bi kere daha uyansın .. iyi olması için çok geç farkındayım ama bi sefer daha uyansın .. uyanınca beni hatırlasın .. Allahım nolur bana boş bakmasın .. içim yanıyo .. eriyo .. eziliyo .. nolur beni tanısın ..

uyandı .. bu sefer bakmadı bile .. tanımayıp kabullendi varlığımı .. şimdi yemek yiyoruz .. nolur bi kaşık daha al .. hatrım için .. Allah adı için .. bi kaşık daha babane .. içim almıyo .. ama bak hasta olucaksın ..

annee .. babanem 5 kaşık içti çorbadan .. ..sessizlik .. içinde de bolca şaşkınlık .. olmayan bişeyin yarattığı sevinç gözlerde de ..

gün be gün çöken göz altları .. gün be gün mora dönüyorlar .. gün be gün daha az yemek yiyip daha çok uyuyor .. gün be gün daha az hatırlayıp daha çok olmayanlarla konuşuyor .. gün be gün dili daha zor dönüyor .. kelimelerin arası daha çok uzuyor .. gün be gün daha boş bakıyor .. daha çok kahrediyor .. gün be gün daha çok yanıyor içim .. daha çok dua ediyorum bi kere daha uyansın diye ..

allahım nolur hatırlasın beni gittiğimde .. gözleri daha az mor olsun .. nolur bana boş bakmasın ..

3 Kasım 2010 Çarşamba

hayat .. komiksin şekerim ..

hayat ne garip ..

yok valla bu sefer sulandırmıycam vapurları da sokup konuya .. ciddiyim .. inan çok ciddiyim .. hayatı sorgular, anlamaya çalışır , bohem bakışlı birazda tozlu maskemi geçiriyorum yüzüme .. anında havasına girip başlıyorum düşünmeye .. çok değil son bir haftamı ..


pazartesi :

kötü , çok kötü bi haftaya uyandım .. illaki hiç bir ölüm istenmezdi ama bu insanın kanına dokunan , aldığı nefesten nefret etmesine sebep olan bi ölümdü aldığım haber .. Arzu.. kuş olup uçmuştu penceremizden .. bazılarının dediği gibi mekanına geri dönmüştü melek .. kelimelerin kifayetsiz kaldığı , hiç birşeyin avutamayacağı bir durumdu içine düştüğüm .. ağladım .. boş boş baktım .. sindiremedim .. anlamadım da zaten .. 2 gün oldu o , o toprağı altına gireli ama ben halen pat diye karşılaşıvericez diye bekliyorum .. o bile sindirdi gidişini, bize şokunu yaşamak kaldı .. Takdir-i İlahiydi .. illaki bi nedeni vardı bu sonucun ..


çarşamba:

hadi diyorum .. bana çok güzel bi haber ver .. günüm aydınlansın ..
biliyor musun diyor .. birlikte büyüdüğümüz , beraber koşup oynadığımız , herşeyin ilkini beraber yaşadığımız arkadaşımız hamile .. yüzüm aydınlanıyor .. o an içinde bulunduğum hiç bir sıkıntı canımı acıtmıyor .. sanki bütün hücrelerime şehrin kirine pasına karışmamış temiz oksijen hücum ediyor .. içimde bi mutluluk dalgası .. hani kendim doğuracak olsam o kadar sevinirim .. oyun arkadaşıma oyun arkadaşı geliyor ..

her ne kadar görüşemesekte .. orda olduğunu bildiğim bir özge var .. ve onun karnında gün be gün büyüyen bi canlı .. elleri , yüzü , gözleri oluşuyo gün be gün .. bi kez daha şükrediyorum .. umudumuzu kaybetmemize izin vermediği için Allaha ..


çarşamba akşam ..

bu yazıyı yazarken .. düşünüyorum .. hayat .. gerçekten çok tuhaf ve anlaşılmaz.. bize neler yaşatıyor .. nelerle boğuşturuyor bizi .. ama çok ince bir dinamiği var .. ne öldüren .. ne de güldüren cinsten .. tam bu sefer herşey bitti derken bi umut ışığı yakıyor gözlerinin önüne .. kendinden vazgeçmeyecek kadar ama .. dahasını da vermiyor .. böyle böyle .. devam ettiriyor ..

hayat .. komiksin şekerim .. ve hiç kolay değilsin ..

1 Kasım 2010 Pazartesi

Arzu'ya ..

herşey birden oldu ..

telefon çaldı .. gazete sayfası açıldı .. ben fotoğraftan tanıyamadım .. tanıdım .. yazıyı okuyamadım .. yazıyı okuyunca herşey karardı .. hani diyolardı ya geçiyomuş film şeridi .. geçti .. gözlerimin önünden o 4 yıllık lisenin , ardından gelen görüşmelerimizin tüm sahneleri film şeridi edasıyla geçti gözümün önünden .. ellerim tutmaz, gözlerim görmezken; zihnim 10 bin atlı gibi koştu o andan şu ana ..

ardından beklenen patlama ve isyan geldi .. neden o'ydu ki? bu kadar insan varken neden o? koca otobüste ölen 2 kişiden neden biri o? bu kadar görülecek gün , yapılacak iş, plan, hayali varken neden o'ydu giden?

tamam görüşmemiştik uzun süre .. lisede her ergen gibi anlamsız tartışmalar .. kurulmuş bi AKD vardı .. ama bu kadarı hiç adil değil be hayat .. hani biz kırmıştık o yıllarca olan anlamsızlığı yıllar sonra .. hemde bir iftar yemeğinde .. ne kadar da hayret etmiştim .. ha niyeydi yıllarca süren şu anlamsız sessizlik.. ne kazandırmıştı bize .. kaybettirdikleri ise ortadaydı işte .. kayıp giden seni sadece lise zamanlarından hatırlayabilecek bir dimak kaldı bana ..

ne yaşlanacaksın , ne çirkinleşeceksin artık .. asla bunamayacaksın .. düşünsene .. ne nimet .. hep o minik gülümsemen .. hep o manken duruşun , cin gibi gözlerin , tatlı sohbetin kalacak aklımda .. hatta o gazetede çıkan son resmin .. havalı bir mezuniyet fotoğrafı karesi olarak kalacaksın akıllarda ..

ama .. örneğin yaptığın doktora asla bitmeyecek .. bayramda baklava yiyemeyecek , adalarda asla yürüyemeyeceksin .. düğün davetiyen olmıycak .. yıllar sonra es kaza yolda karşılaşıp ah .. çoluk çocuk uğraşıyoruz diyemiyceksin .. yaptığın süper kariyerin de adı olmıycak .. mesela seni gecenin bi yarısı arayıp arzu bnm dişim ağrıyo naapsam ki ya diyemiycem ben asla.. herkesin profilinde sen varsın .. bilemeyeceksin ne kadar çok sevilmişsin .. uzaktan da olsa .. asla dile getirilememiş olsa da ne çok önemsenmiş , özlenmişsin ..

oysa gitmeseydin .. hani bizim gene vaktimiz olmasaydı görüşmeye ama bilseydim iyisin .. biyerlerdesin .. hayata kapılmış uğraşıyorsun ..

bilseydim .. nefes alıyorsun .. bilseydim yaşlanıyorsun .. yoruluyorsun .. pörsüyorsun .. uğraşıyosun .. didiniyorsun .. hayata karşı , ona dahil olmak için uğraşıyorsun ..

keşke gittiğini .. saçma bi kazanın senin tüm hayat enerjini yok ettiğini değil de .. dedim ya ..

artık hep güzel kalacaksın .. güzel arkadaşım ..

nur içinde yat .. mekanın cennet olsun ..


1.11.2010

29 Ekim 2010 Cuma

şifa niyetine .. nane limon ..

nane limon mideye iyi gelir .. rezene gribe faydalı .. hımm .. ıhlamur üşütünce iyi gider .. çorba her derde deva .. peki başka ne vardı ? örneğin kalp kırığına ne iyi giderdi .. hah evet alkol! ayılınca soda ayran .. sonra gene alkol .. ölene kadar kusana kadar böyle .. kusunca gene nane limon ..

peki ya üzüntüye ne iyi gelir ? hayal kırıklığı ? gönül kırgınlığı ? .. bi ilacı olsa .. içsek .. bitse .. hooop kendi gerçekliğimiz yaratılsa .. inception gibi .. ama ilaç legal ve kullanımı yaygın olsa ..

mesela inception olsaymışım .. misal .. burası benim evimmiş mesela .. koltuğun kenarını mesken edinmişim de , üstüme perdeyi örtmüşüm de evim olmuş orası .. vallahi yetermiş .. aslında evim barbie bebek evi gibi olurmuş .. hayat hiç yıpratamamış ya barbieyi .. tek derdi hani partiye gitsem , amanda nasıl giyinip nasıl süslesemmiş tek derdi barbienin .. baktığı tarafta doğurmuş ya güneşi .. e daha ne olasıymış değil mi?

hani diyorum ki .. annemin hasta çorbası .. iyileştirir mi kırılan kanatlarımı ?


biterken de don't speak çalıyo .. şaka gibi .. yok yok .. bana öyle gelmiştir .. kurarım zira .. evet alkol .. cankuş .. tekkuş .. alkol ..

26 Ekim 2010 Salı

nokta

hayal çalan umut tacirleri..

21 Ekim 2010 Perşembe

sordum .. bilemedin ..

oysa dedi ansızın .. sigarasından son fırtını çekerken beyninde fingirdeyen düşüncelere karşı çıkmak istercesine .. ben bunların hiç birini istemiyordum aslında .. oysa dedi tekrar .. eline taşıyamadığı bir silah verilip savaş alanına gönderilmiş çocuk gibi baktı birden etrafına .. anlamlandırabilmek için gözündeki sarı cisimciğe düşen görüntüleri .. ben sadece masallarda anlatılan topraklarımızdan istiyordum bi parça.. minicik bir parça.. orda huzurla yaşayıp öyle de ölecektim .. oysa şimdi nerdeyim .. baksana .. elime insan öldürmem için verilen bir silah var .. benden kendimi unutmam isteniyor .. ve bırak bunları ben daha taşıyamıyorum bile bunu ..

bitti sonra sigarası .. sanki gördüğü bütün kötülükleri öldürür gibi söndürdü sigarasını .. hırs ve öfkeyle ezdi filtreyi .. odanın içine baktı boş .. bomboş gözlerle .. saniyeler süren sigaranın aptallığını atınca üzerinden ürktü içindeki durumun ahval ve şeraitinden .. en çok sorduğu soruydu kendine son zamanlarda .. insanlar gibi kendi de bıkmıştı sorgulamaktan .. "peki napıcam ben?" işte gene ordaydı koca soru işareti .. aylardır sırtında duran kamburu .. yavaş yavaş yer etmeye başlamıştı kendine en acısı da .. zira geçip bitmediği zamanla küçülmediği gibi büyüyordu an be an .. evini sırtından ayırmayan kaplumbağa gibi onunla yaşıyordu .. ama ne alışıyor ne de kabullenebiliyordu .. acıyodu işte .. canı yanıyordu .. soru işaretinin kalbine takılan kancası kanatıyordu çünkü .. ne alıveriyordu canını .. ne de sevinç ünlemine dönüşüyordu..

koyuvermek lazım bazen diyordu düşünürler .. akıntıya bırakmalı bazen kendini .. belki de ona karşı kürek çekmek en büyük hata .. oysa görmeliydi .. bilmeliydi gideceği yeri kendini akıntıya bıraktığında dahi .. zira huzursuzdu yapısı .. bilmeliydi , görmeliydi .. belkide yapamadığı mühendisliğin kattığı tek şeydi hayatına .. hayaller hayatında asla yer bulamamıştı .. onları elinde süpürgesiyle kovalayan bir cadı olmuştu hayat boyu .. şimdiyse sıkı sıkıya sarıldığı realite ters köşe yapmış ardı ardına kroşelerini gömmüştü o makyaj dahi yapmaya kıyamadığı duygularına ..

soruyordu kendine kanındaki alkol oranı arttığı zamanlarda ,, kulağına fısıldıyordu ama hafiften .. bak .. sorucam sana bunu .. bu arada düşün makul bi cevap bul .. susup kalma , boynunu eğme bana diye .. tekrarladı hep .. bak .. sorucam .. kaçma .. gelecek bu sorunun zamanı .. düşün .. zaman geçti .. birden geldi soru çat diye .. hay allah hiçte beklemiyoduk sizi dedi .. düşüncelerim dağınık kusura bakmayın .. bilsem geleceğinizi şöyle dip köşe bi temizliğe girerdim .. ne gülümsedi sorucu ne bir tepki verdi .. hadi dedi .. cevap ver bana .. tanıdığım zamanda düşünmüş bulmuş olmalısın .. baktı öyle .. gözünde akmaya nazır tek damlayla.. yok dedi cevabı .. istedğin cevabı verecek tek bir sebep bulamadım .. aksine bi çok neden buldum gitmen için .. ama kalman için nedenim yok ..

üzüldü sorucu .. sarıldı boynuna .. bütün analitik hissiyatını çıkardığı ceketinde bıraktı .. sarıldı ağladı sabahlara kadar .. kendine üzüldü .. üzüldü ..

bi sigara daha yaktı ..

=)

güldüm .. çok güldüm .. :))




19 Ekim 2010 Salı

victoria

bi şarkı vardı .. ayy .. dilimin ucunda .. neydi o ..


"Lad did you know a girl was murdered here?"
"This fatal tragedy was talked about for years"
Victoria`s gone forever
Only memories remain
She passed away
She was so young

Without love
Without truth
There can be nothing back.. dio ..

her dinlediğimde victorianın çığlıkları gelir kulağıma .. içim cız eder ..

15 Ekim 2010 Cuma

der üstad ..

Nasıl bittiyse bundan öncekiler, bu da biter.. Bite bite sonunda bende biterim.. Olur biter !!

der .. Nazım Hikmet ..

14 Ekim 2010 Perşembe

girl with silly heart ..

















found this pic in Adele's blog and really impressed it .. it really describes me and i guess everybody :) thanks her for this .. hope u enjoy :))

bir'den..

" geceyle gündüz arasında kalmış bir saatin
ne akrebi olabilirim ne yelkovanı "

dedi .. kararsızlığı her gördüğü yerden ivedilikle seyirtirken takılıp kalmıştı bu sefer .. oysa dedi .. ne idim ben .. nasıldım .. neler istiyordum .. şimdi nerdeyim .. yaaa dedi neydim demeyeceksin hatun kişi .. ne oldun bak ? gülümsedi dudaklarını yamultup .. acı acı .. hiç aklında olmayan ama aslında onu hiçte yalnız bırakmayan ihtimal tekrar doğmuştu işte .. %si çok düşükte olsa vardı böyle bir ihtimal ve yetiyordu içini kemirmesine .. yetiyordu sorgulamasına herşeyi .. herşey çok net'miş gibi birde bu vardı hayatında artık.. onun hassas dengesine en ağır darbelerle el eden .. aldığı nefesi daha bi uzun zamanda vermesine , kafasındaki düşüncelerin daha uzun dolanmasına neden olan ..

sıkıldım dedi .. kendimden de aldığım nefesten de .. her sabah uyandığım bilinmezden de .. düşündü bir an .. bir dörtlük değdi diline ..

" olacak olan olur ..
beklenen gelir
bugün doğan
yarın elbet ölür "

ama artık ne sebata ne de tevekküle takat kaldı ..

13 Ekim 2010 Çarşamba

final scene

herkesin güzel dileklerine , a hey heyylerine , motive edici hal ve tavırlarına, umut beslememe vesile olan tüm kahve , bakla , tarot, iskambil fallarına , ay vallahi hissediyorumlara , kesin olucak lan uzatmalardasınlara , bi arkadaşım var çalışıyoruzlara , hayatıma giren tüm meleklere .. iyiliklere .. güzelliklere ve sırtımın sıvazlanmasına rağmen .. çok yoruldum ben artık canlar .. aramaktan , çabalamaktan, bulamamaktan , umut ettiğimin yanında umudumun kırılmasından yoruldum ..

1 Ekim 2010 Cuma

ah be kimya'm ..

ah canım , ah cicim , ah kara gözlü şekerim ..

sen nasıl seviyorum hala anlamadın .. sana yıllarımı verdim .. en uyunası gecelerimi sırf sana sevdamdan es geçtim .. sabahlara kadar seni düşünüp düşlerimde seni gördüm .. içim titredi her baktığımda sana , ellerim titredi sana layık olamadığımda .. en büyük gözyaşlarımı da, en büyük sevinçlerimi de sen yaşattın bana .. en çok seninle olgunlaştım ve seninle öğrendim ben analitik düşünmeyi .. sen arındırdın beni sıradan olmaktan ve seninle mümkün kılındı presentabl ve kalifiyeliğim ..

ben seni bu kadar severken , senin için ailemden , evimden vazgeçerken sen naaptın peki bana ? hımm .. ben sana gözyaşları dökerken , uğruna sabahlarken ve hala senin olayım diye uğraşırken sen naaptın bana sorarım ..

ittin elinin en tersiyle .. ben sana her sokulduğumda yok dedin .. istemiyorum seni .. oysa ne eksiğim vardı dierlerinden .. bi parça deneyim .. e kimse de zaten yeni mezunken deneyimli olamıyor .. sen de biliyorsun bunu ama yok .. 40ına kadar süründürüp sonra mı basıcaksın bağrına beni ?

sevgimi, hevesimi ve heyecanımı hiçe sayıp daha ne kadar yok sayacaksın senin için aldığım 4buçuk yıllık eğitimi ? sızlamayacak mı için sana daha yetkin bir mühendis olmak için harcadığım geceleri düşndüğünde ..


ah eğitimim .. ah ideallerim .. ah benim gençliğim .. ama ne var bilio musun? bunları bilerek gene girsem o lanet sınava gene seni yazardım , gene seni okurdum kimya mühendisliği .. hala çok aşığım sana ,, hala isminin telaffuzu bile heycanlandırıyo beni .. içimi eritiyo .. sen beni unutsan da ben diplomama bakıp iç geçiriyorum .. elbet bir gün benim olacaksın .. elbet bir gün ben de kimya mühendisi olucam ..

30 Eylül 2010 Perşembe

oysa minicikti dileğim ..

ah pamuk kraliçem ..

saymıyorum artık günleri .. aylar oldu ..

herkesin rüyasına gelip haber veriyosun olduğun yerden .. kart atar gibi .. iyiyim ben merak etmeyin beni diyosun .. güzel haberlerini aldıkça seviniyoruz .. daha bi huzurla uyuyorum .. gözlerim parçalı bulutlu olsa da içimde bi gevşeme .. yüzüm gülüyo ..

öpüyorum kokluyorum seni geldiğinde rüyama .. geldiğinde haberlerin .. uzaktan sevip sarılmayı da öğrendim ..

ne istiyorum biliyo musun .. gelsem evine .. sen kapıda oturuyo olsan.. sonra çay yapsak .. otursak içsek onu yanında bitmez bisküvilerinle .. yatsam dizine .. okşasan saçlarımı uyuyakalsam ..

uyandığımda hala orda olsan ama .. hiç gitmesen .. hep kalsan ..

asperger

bilemedim nasıl başlamalı .. içinde bulunduğum durumun ahval ve şeraitini düşünmeden olayı nasıl tasvir etmeli .. ya da hiç etmemeli .. evet en iyisi .. iyiym diyip susmak .. ne sen sooor ne ben durumumdan ses edeyim diyip insanlara kocaman gülümsemek .. zaten çağımızın en büyük sıkıntısı gözümde insanların farkında dahi olmadan sahip oldukları asperger bozukluğu .. içlerinde gün be gün koca şehrin karmaşasından mütevellit büyüyüp bırak insanlarla empati yapıp onları anlamayı kendilerini bile unutturan hastalıkları .. aynada kendilerini tanıyamamaları da sonuçları bu en acı vebanın .. zira öldürmüyo ,, süründürmüyo da .. insana insan olduğunu unutturuyo ..

güzel bi yürek "üşüyen ruhunsa battaniyeler fayda etmez imiş" demişti .. sanırım bi süre daha üşüyecek yüreğim .. cayır cayırken bi tarafı, bi tarafı ince ince sızlayacak incecik bıçağın açtığı yaranın koca parmağı acıttığı gibi ..

herkesin keskin fikirlerinin olduğu hayatımın uzaktan sessiz seyircisiyim şu dönem .. asıp kesenlerin uzagında ellerimi alnıma dayayıp napsam da çıksam açıklığa derdindeyim .. bilsem de unutuyor , istesem de alamıyorum zira vaadedilen yeşil vadiyi ..

ah .. illaki çıkılacak açıklığa .. illaki hayat daha güzel olacak .. ama tek soru .. kimseyi ve hatta kendimi üzmeden nasıl olacak .. bi tarafta aydınlık ,, bi tarafta karanlıkta parıldayan minicik bişey ..

yakalanan uğur böceği uçmayınca üflemek gibi .. işte tek istemediğim bu .. samimi olmadığı gibi çokta canicedir gözümde .. hep merak ettim birden yüksek hızda savrulan o böcekler toparlanabiliyorlar mı hemen .. yoksa düştükleri yerde toparlanmalarına izin vermeden dileğim olacak oh lan işte diye mutluluk kramplarında kıvranan, böceği az önce rüzgarında savuran cüsse üstünden mi geçiyo ..

21 Eylül 2010 Salı

minik koala..

sevgili bilok ..

zor zamanlardan geçiyorum malum .. ve malumun ki ters bi anda çirkefleşir aynalarla dahi kavga ederim .. ve hatta hayatımda güzel giden herşeyi sistematik olarak ince ince dokuyup mahvetmeden bırakmam.. Allahtan etrafımda gezip arada kafama vuran bi melek var da büyük yanlışlardan sakınmama vesile oluyo ..

şöyle bi oturup düşünüyorum .. ne çok şey gelmiş gitmiş hayatımızdan .. ne çok kavgalar etmiş , ne çok koala edasıyla ağlaşmışız .. bir olmuş , bir ağlamış gülmüşüz .. en büyük dersleri bir birimizden almış ama en çokta bir birimizi yemişiz .. nazımız niyazımız kimselere geçmemişte sen niye yan baktın diye kavga edebilmiş, sonrada kaale almayıp anın sinirini, bi siktir git demişiz .. bi anda o kadr çok şey akın etti ki zihnime ,, anılar birden sarıverdi dört yanımı .. bi hoş oldum ayol ..

bir sürü şey anlatmak, oy ben ne çok seviyorum sevdiceğimi oy yesinler onu ,, iyiki de var hayatımda ,, en büyük şanslarımdan birisi o ,, ki milyon senedir sıkılmadan künefesini benimle paylaşır , aldığım masayı benim yerime çekinmeden öder, kitap bakarken bile bi bak sen derim kocca d&r da arkamda gezer ve hatta bildiğim bi çok şeyin temelini o atmıştır gerisi doğaçlamadır ,, teferruattır demek istiyorum .. belki de hayatında en çok küfrü ,hıh! lı tripleri ama şüphesiz enn büyük sevgiyi de benden gören insandır o demek istiyorum (evet sevgi konusunda hassasım .. o benimdir ve kimse onu benden çok sevemez .. kıskanç ve hassas bir yapım var .. böyle gelmiştir ve utanmadan seyrine bu şekilde devam eder .. ya benimdir ya da torpağın(toprak değil .. türk filmi repliği gibin .. )) mantıklı meblağlar yatırmayı 7 aydır beceremediğim kredi kartımın dahi sorumluluğunu alıp ana edasıyla kanat gerer demek geçiyo içimden .. ama yaşanan duygunun yoğunluğundan, sevginin yüceliğinden bu sefer dilim lal oluyo ,, sadece bakabiliyorum yüzüne .. cankuş minik koala diye 546798890. kez onunla cappy vişnemi paylaşıp vallahi istanbul sen bizi güldürüyosun böyle .. daim olsun şekerim diyorum .. cankuşun omzundayken ..

keyifle ..

17 Eylül 2010 Cuma

valla nolsun .. iyilik güzellik ..

canlar ..

içimde bi umut kıpırtısı var .. sanki herşey birden iyileşebilirmiş gibi .. sanki önümüzdeki günlerde bi sabah huzurlu uyanacakmışım, gideceğim yerde mutlu olacakmışım gibi .. sanki içimdeki kurt adamı öldürecekmişim de , ötüşen kuşlara , karşıdan karşıya geçen kertenkeleye tekrar odaklanabilecekmişim gibi .. hani diyorum ki oluverir belki .. doğum günü hediyesi verir hayat bana belki .. ne diosunuz ..

olabilir .. evet bence olabilir .. düşünüyorum bazen daha kötü olur mu acaba diye .. muhtemelen olamaz.. ama artık güzel şeylere ihtiyacım var .. inanıyorum .. gel artık beklentim .. oluver birden .. konuver ellerime ..

güzellikle ..

14 Eylül 2010 Salı

dua

ve anladım .. içimde büyüyen sıkıntıya daha fazla ket vuramayınca da size de anlattım .. sizde okuyup evet diyeceksiniz .. öyle di mi .. ne mi o ?

cehalet .. en büyük veba .. ama daha kötüsü var .. cahilliğinin farkında olmama durumu .. ve hatta dahası .. daha hazini .. cehaletiyle övünen bi çevre var .. kendi güruhlarına insan diyip sizin insanlığınızı sorgulayabilen cahil cühela takımı .. adam yerine koyup cevap verseniz bütün cahilliğiyle size boş boş sırıtan , sussanız aha ezdim ben bunu diye saçma bir zafer edasıyla çirkin sarı dişlerini ortaya çıkarıp bütün arsızlığını gözler önüne seren ,, kimsin lan sen diye bütün terbiyeni dolaba kaldırıp küfretsen beyinleri orgazm olan bir güruh bu mevzunun bahsi .. ha bana bu yazıyı yazdıran hani şuraya kadar geldi diye işaret parmağıyla gösterilen yeri çoktan geçen , içinde boğulduğum bir sıkıntının içindeyim zira .. filmlerin kötü adamları sanardım ben hep böylesini .. gerçekten insanlar bu kadar mı kötü olur , yok artık .. herşeyi boşver bi kere üstünde insan sıfatını taşıyosun iyi kötü, olmaz diodum .. olamaz ki .. ama gel gör ki .. olurmuş .. etrafımız insanlığın gereğini yerine getiremeyen hatta bihaber olan insancıklarla doluymuş ..

ordan bakınca yazının gelişme kısmı pek bi havada kaldı di mi .. ama yapıcak bişey yok .. bu böyle .. bu sefer böyle .. çok kötüyüm lan ben .. iyi davranın bana .. hatta her neye inanıyosunuz dua edin ona benim için .. diyin ki .. yardım et ona .. çok yoruldu erkenden , artık dayanma gücü de kalmamış .. nefes almak göğüs kafesine ağır geliyomuş .. ve sadece uyurken huzur buluyormuş .. zira o zaman aklından çıkıp gidiyomuş böyle insanlar .. beyni bi o vakit dinleniyomuş o insanların sağ gösterdiğinde vuracağı tarafı kestirmediği için ..

ve diyin duanız biterken .. unutmayın sakın .. tek istediği huzur .. ver artık onu .. getir koy önüne her nerdeyse fersahlar boyu aradığı huzur ..

selametler ..

30 Ağustos 2010 Pazartesi

ayna ayna ..

bırak planı hayal için bile çok erken dedi kendi kendine aynada sırıtan yüzüne bakarak .. sonra dediğini yalanlarcasına inceden kaydı gözleri, aynadan karşısındakinin ta içine baktı .. kimsenin bakmadığına yada göremediğine .. son 3 haftasına baktı sonra .. bugününe .. yüzünü güldüreni düşündü .. dostlarla yapılan "asla olmaz artık" konuşmalarını .. ocaktaki düğünü .. fallarını.. asssla dediği herşeyi bi an tekrar gözden geçirdi .. ışık hızıyla kapışırcasına bi hızla .. sonra geçmişten sıyrılıp bi alt tabakaya ilerledi .. hissiyatını aldı karşısına .. çok bulanıktı , netleşmesini bekledi .. bekledi .. asır gibi geldi ama sadece 3 5 saniyeydi geçen .. kendinden bu kadar uzaklaştığına hayret etti bi an .. sonra düşündü .. düşündü .. peki ya korkuları n'olucaktı .. ya giderse .. ya yalansa .. ya ya yaa .. büyüdü komplo teorisi yazan beyninde korkular .. oysa sadece bırakmak istiyordu herşeyi .. ilk defa .. akışına .. nereye sürükleniyorsa gitseydi .. sonunda göz yaşta dökse ,, dökseydi .. ama hep garanticiydi .. sanki verdiği nefesi bir daha alabilmek için evrenle sözleşmiş gibi .. düşündü .. taşındı .. korktu ama yüzleşti onlarla .. ya bu sefer "o"ysa dedi .. ya gerçekten değerse .. bıraktı kendini .. aynadakinin gözlerinde sonunda huzuru gördü ..